Fanatik Budist grupların katliam yaptığı Arakan’ı ziyaret ederek yardım dağıtan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Müslümanların acı feryadı karşısında gözyaşlarını tutamadı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Myanmar temasları kapsamında son iki aydır Budist fanatiklerin şiddetine maruz kalan Arakan bölgesindeki Müslümanları ziyaret etti. Ziyaret sırasında zor şartlar altında 8 bin 500 kişinin kaldığı Banduba Kampı’nda yardım dağıtıldı. Birleşmiş Milletler programı dışında ilk kez yabancı bir ülke tarafından ulaştırılan yardımlar, Arakanlı Müslümanların yüzünü bir nebze olsun güldürürken, kamptaki insanlık trajedisi başta Emine Erdoğan olmak üzere Türk heyetini ağlattı. “Dayanılmaz görüntüler var.” diyen Erdoğan, uğradıkları zulmü ve yaşadıkları sefaleti anlatan Arakanlı Muhammed Çingi’nin yardım feryadı karşısında gözyaşlarına boğuldu.
Yardım dağıtımı sırasında Türk heyetini görmek isteyen Muhammed Çingi, yetkililerin izin vermesi üzerine heyetin yanına gelerek hayat şartları hakkında bilgi aktardı. Bakan Davutoğlu’nun ihtiyaçlarını sorması üzerine Çingi, eski yerleşim yerlerine geri gitmek istediklerini söyledi. Camiye ihtiyaçları olduğunu ifade eden Çingi, çocukların da sağlık yardımına gereksinim duyduğunu kaydetti. Hayatlarını sürdürmeleri için Myanmar hükümetinin gereken desteği sağladığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Ailesinden 11 kişinin, köyünden de yaklaşık 100 kişinin öldüğünü ifade ederken ağlayan Çingi’yi teskin etmeye çalışan Bakan Davutoğlu, Çingi’ye bir müddet sarılarak destek oldu. Bu sırada Emine Erdoğan’ın da gözyaşlarını tutamayarak ağladığı görüldü. Çingi daha sonra, “Bana yardım edin, bize yardım edin. Sizin yardımınıza ihtiyacımız var.” dedi. Bakan Davutoğlu ise, “Hükümetle birlikte size yardım edeceğiz. Size yardım için buradayız.” diye konuştu. Türk heyetinin kampı ziyaret etmesinden dolayı mutlu olduklarını belirten Çingi, “Lütfen bu olayların gelecekte tekrarlanmasına izin vermeyin. İnsan olarak daha fazla hakkımız olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Ziyarette, Davutoğlu, Emine Erdoğan ve beraberindekilere Türk Kızılayı yetkilisi tarafından da kamp hakkında bilgi verildi. Yetkili, kampta 8 bin 532 kişinin barındığını, 40 yaşam alanının her birinde 10 ailenin bulunduğunu aktardı. Kampta 801 çadır bulunduğunu ifade eden yetkili, yardım çerçevesinde Türk Kızılayı’nın mutfak seti ve gıda kolisi dağıtımı yaptığını bildirdi. Emine Erdoğan’ın, kamptaki en önemli sorunun ne olduğunu sorması üzerine, Türk Kızılayı yetkilisi, buradaki Müslümanların barınma ile ilgili sorunlar yaşadıklarını, yiyecek bulma konusunda da sıkıntılar bulunduğunu söyledi. Emine Erdoğan, yardım yaparken tespitlerin iyi yapılması gerektiğini belirterek, “Dayanılmaz görüntüler var.” dedi.
TÜRK HEYETİNİ BAĞIRLARINA BASTILAR
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Banduba Kampı ziyaretinin ardından bölgedeki camiye giderek cuma namazı kıldı. Burada Davutoğlu’nu karşılayan Müslümanların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü. Ziyaretler sırasında konvoy halinde hareket eden heyete bölge halkı tarafından yoğun ilgi gösterildi. Yolların kenarında bekleyen Arakanlılar, heyet üyelerine el salladı.
Bakan Davutoğlu, Myanmar ziyareti sırasında yapılan anlaşmayla Türk Kızılayı ile Kızılhaç’ın Arakan’a yapılacak yardımlar konusunda bugünden itibaren birlikte çalışacaklarını açıkladı. Arakan’a heyetle birlikte gelen bazı Türk yardım kuruluşları temsilcileri de bölgeye yapabilecekleri faaliyetleri yerinde görmek için çalışmalar yaptı. Şu ana kadar Türkiye’den sadece Türk Kızılayı’nın Arakan bölgesine yardım getirmesine izin verilirken, Türk sivil yardım kuruluşları da kendileri için yardım kapısının açılmasını bekliyor. GÜLİZAR BAKİ ARAKAN
Dünyanın görmezden geldiği trajedi
Çoğunluğu Budist 75 milyon nüfuslu Myanmar’da resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 4’ü Müslüman. Ülkedeki Müslümanların yaklaşık 1 milyonunu ise ülkenin batısında Bengal Körfezi ve Bangladeş’e komşu Arakan (Rakhine) eyaletinde yaşayan Rohingya Müslümanları oluşturuyor. Haziran ayında, 3 Rohingyalının bir Budist kadına tacizde bulunduğu iddiasından sonra ayaklanan fanatik Budistler, eyalette yaşayan yaklaşık 800 bin Rohingyalı Müslüman’a ait ev-işyerlerini yakmaya, Müslümanları öldürmeye başladı. On binlerce Müslüman, canlarını kurtarmak evlerini terk ederek mülteci kamplarına sığınırken, Bangladeş ise daha fazla mülteciye bakacak imkânı olmadığını belirterek sınıra gelen Rohingyalıları ülkeye kabul etmedi. Birçok Rohingyalı Müslüman ise çareyi derme çatma sallarla çevredeki üçüncü ülkelere gitmekte buluyor.
Nerdeyse yarım yüzyıldır dünyanın en şiddetli ayrımcılık ve mağduriyetlerine maruz kalan Müslüman Rohingyalılar, gerçek Myanmar vatandaşı olarak görülmüyor ve “kaçak Bangladeşliler” olarak nitelendiriliyor. Myanmar, ‘siz Bangladeşlisiniz ülkenize gidin’ derken, Bangladeş ise ‘Siz Burmalısınız oraya gidin’ diyor. On yıllardır ortada kalmış haldeki Müslümanların durumları da her geçen gün daha kötüleşiyor. Rohingyalılar, bir köyden bir köye misafirliğe gitmek için bile resmi makamlardan izin almak zorunda. Evlenecekleri kişinin de devlet tarafından onaylanması gereken Rohingya Müslümanlarının iki çocuktan fazla çocuk sahibi olması da yasak. Bangladeş sınırındaki gayri resmi mülteci kamplarında yaklaşık 300 bin Rohingyalı yaşıyor. Kamplarda elektrik yok ve içme suyu altyapısı bulunmuyor. Kamplardakilerin çalışması yasak. Dışarı çıkmaları yasak. Sadece çok az uluslarası yardım kuruluşu temsilcisi bu kamplara girebiliyor.