Hizmet Hareketi’ni anlatan “Love Is A Verb” adlı belgesel, Avrupa turnesinin ardından Avustralya’da izleyiciyle buluştu. Melbourne, Sydney ve Brisbane’de ayrı ayrı yapılan Gala Gecesi’nde sanat, siyaset, medya, iş dünyasından tanınmış simaların yanı sıra akademisyenler ve farklı STK temsilcilerinin hazır bulunduğu belgesel film, beğeniyle izlendi.
Hizmet Hareketi’ni anlatan “Love is a Verb” belgeseli, Avrupa turnesinden sonra Avustralya’da izleyiciyle buluştu. Belgeselin Gala gösterimi, Sydney’in Opera House binası platformunda bulunan ünlü Dendy sinemasında yapılırken, Melbourne’de COMO Sineması, Brisbane’de ise; Queensland Güzel Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşti. Geceye katılan sanat, siyaset, medya ve iş dünyasının tanınmış simalarının yanı sıra akademisyenler ve farklı STK temsilcilerinden oluşan davetliler hazır bulundu. Gösterimden sonra izleyicilerin sorularını cevaplandıran filmin yapımcısı Terry Spencer; “Bu belgeselden önce Müslümanlar hakkında fazla bir bilgiye sahip değildim. Dindar bir insan değilim. Bence Amerikalılarda maneviyat ile ilgili bir problem var. Müslümanlarda ise çok net bir halkla ilişkiler problemi yaşanıyor. Bir komşum sayesinde Türkiye’ye yapılan bir geziye katıldım. Hizmet Hareketi’ni böylece tanımaya başladım. Şimdi Hizmet Hareketi ile ilgili olarak kendimi çok daha mütevazı ve bu insanları tanıdığım için de kendimi çok daha şanslı hissediyorum” dedi.
Hizmet Hareketi’ni anlatan “Love is a Verb” belgeseli, Avrupa turnesinden sonra Avustralya’da izleyiciyle buluştu. Pasifik bölgesinde Avustralya’dan başlayan “Love is a Verb” belgeseli, büyük beğeni toplarken, haftaya Yeni Zelanda’da izleyiciyle buluşacak. Yönetmenliğini ve yapımcılığını 3 Emmy Ödülü sahibi Terry Spencer Hesser’in üstlendiği “Love is a Verb” belgeseli, Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi’yi anlatıyor. Maryland Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Belgesel” ödülüne layık görülen, ABD Film Festivali tarafından da tanınan belgesel filmin çekimleri 5 farklı ülkede, 3 yılda gerçekleştirildi. Gala gösterimi, Sydney’in Opera House binası platformunda bulunan ünlü sanat sineması Dendy’de, Melbourne’de COMO Sineması ve Brisbane’de ise Queensland Güzel Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşti. Geceye katılan sanat, siyaset, medya ve iş dünyasının tanınmış simalarının yanı sıra akademisyenler ve farklı STK temsilcilerinden oluşan davetliler hazır bulundu. Hizmet Hareketi ve harekete fikirleriyle rehberlik eden Fethullah Gülen Hocaefendi’nin anlatıldığı belgeselin gösterimden sonra, yapımcılığını Terry Spencer ve filmin Halkla İlişkiler Direktörü Hakan Berberoğlu, izleyicilerden gelen değişik sorulara geniş şekilde cevap verdi. Gösterim sonrasında, yapımcısı Spencer’ın “Benden daha cesur ve hayatlarını belli değerler etrafında yön veren insanların hikâyelerini izleyicilere aktarmak istedim.” dediği belgesel hakkında duygu ve düşüncelerini bizlerle paylaşan Melbourne ve Sydneyli misafirler, Hizmet Hareketinden büyük övgüyle bahsettiler.
Gala gösterimi sonrası izleyicilerin sorularını cevaplandıran Yapımcı Terry Spencer, neden Hizmet Hareketi hakkında belgesel çektiğini anlattı. Kendisinden daha cesur insanların hayat hikâyelerini yansıtmak istediğini söyleyen ünlü yapımcı Spencer, Hizmet’teki insanlarla yaklaşık 3-4 sene çalıştığını belirtti. Spencer “Bu belgeselden önce Müslümanlar hakkında fazla bir bilgiye sahip değildim. Bütün hayatım genelde Amerika’da geçti. Dindar bir insan değilim. Bence Amerikalılarda maneviyat ile ilgili bir problem var. Müslümanlarda ise çok net bir halkla ilişkiler problemi yaşanıyor. Bir komşum sayesinde Niagara Foundation’ın faaliyetlerine ve Türkiye’ye yapılan bir geziye katıldım. Hizmet Hareketi’ni böylece tanımaya başladım. Ama hep merak ediyordum. Kim bu insanlar ve nasıl oluyor da kendi değerleri için bunca fedakârlık yapabiliyorlar. Hikâye de böyle başladı aslında. Şimdi Hizmet Hareketi ile ilgili olarak kedimi çok daha mütevazi ve çok daha fazla duygusal hissediyorum. Bu insanları tanıdığım için de kendimi çok daha şanslı hissediyorum ” dedi.
HOCAEFENDİ’YLE TANIŞTIĞIMDA ÇOK HEYECANLIYDIM
Hizmet Hareketi içindeki insanlarla tanıştıkça kendisine anlatılan yaşanmış hikâyeleri hayretle karşıladığını belirten Terry Spencer, bu tablonun iyi bir senaryoya konu teşkil edeceğini düşündüğü için bu belgesele imza attığını kaydetti. Camianın fertlerinin kendi değerleriyle barışık olduğunu belirten Spencer; “Bu insanların kendi değerleriyle bu kadar yakın bir ilişki içinde olabilmeleri ve bunun için hayatlarını ortaya koyabilmeleri bana inanılmaz geliyordu. Bunu anlayıp, kavrayabilmek çok zamanımı aldı. Bu yüzden belgeselin ilk çekimlerini yaptığım dönemlerde, bana anlatılan pek çok yaşanmış olayları belgeselin dışında bıraktım. Çünkü anlatılanlara önce inanamadım. Ancak çekimlerin ilerleyen safhalarında, onları tanıdıkça, anlatılanların hepsinin doğru olduğunu fark ettim. Filmin içindeki herkes Hizmet’e olan sevgi ve takdirlerini söylemiyorlar, bizzat hizmet ederek ve yaşayarak bunu gösteriyorlardı. Zaten bende belgeselin ismini bu fiili hareketten esinlenerek aldım. Hocaefendi ile tanıştığımızda da hem çok heyecanlı, hem de çok endişeliydim. Çünkü bir kaç kez iptal oldu. Röportajı yapamayacağız diye çok üzülüyordum, zira bu belgesel filmi onsuz düşünemiyordum. Onun röportajının olmadığı bir belgesel, eksik olacak ve çok bir anlam ifade etmeyecekti. Film için bir fikri veya tavsiyesi olup olmadığını sordum. Mesela burada hepinize izlediğiniz bu belgesel hakkında bir fikriniz olup olmadığını sorsak, mutlaka herkes bir yorum yapar. Ama Hocaefendi öyle yapmadı ve ‘Siz daha iyi bilirsiniz’ diyerek herhangi bir yorumda bulunmadı. Belgeselin Irak’taki çekimleri öncesinde de bu ülkeye gitmek istemiyordum. Çünkü güvenli yerlerde, Hizmet ile alakalı çekimler yaparım diye düşünüyordum. Irak’ta seyahat ederken geçtiğimiz güvenlik noktalarında pasaportlarımız kontrol edilirken hep bir endişe yaşadım.” dedi.
ÇOK SAYIDA ÜLKEDE SEYİRCİ İLE BULUŞTU
Filmin Halkla İlişkiler Sorumlusu Hakan Berberoğlu ’da, belgeselin şimdiye kadar ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Almanya’dan sonra Avustralya’da gösterime girdiğini belirtti. Love is a Verb Belgeseli’nin önümüzdeki hafta Yeni Zelanda’dan sonra İskandinavya ülkeleri olan Norveç, İsveç, Danimarka ve Litvanya’da gösterileceğini vurgulayan Berberoğlu; daha sonra Afrika’da gösterileceğini hatırlattı. Berberoğlu: “Bu belgesel, Türkiye’de son dönemde yaşanan olayların dünya üzerinde ciddi bir etkisi oldu. Dolayısıyla Hizmet Hareketi, üzerinde insanlarda çok daha fazla bir ilgi uyandı. Bu belgesel de o merakı giderme anlamında önemli bir yer teşkil etmiş oldu. Bunun en güzel yanı, Amerikalı profesyonel bir belgesel yapımcısı tarafından, tamamen kendi gözlemlerine dayanarak yapılmış olması. Galiba belgeseli farklı ve orijinal kılan ve insanların hoşuna giden tarafı da bu. Yani bir Amerikalı tarafından, hatta dindar olmayan din konusunda çok hassas olmayan bir insanın objektif gözlemlerine dayanıyor bu belgesel. Hizmet dünya Müslümanlarına çok iyi bir rol model olabilir“ dedi.
BELGESEL, DİYALOG KÖPRÜLERİNİ KURMAYA KATKI SAĞLADI
Belgeselde, Hocaefendi’nin hayatı, Hizmet Hareketi’nin gelişimi, uluslararası arenaya çıkışının yanı sıra Türkiye ve ABD’de yaşanan birtakım sıkıntılara dikkat çekiliyor. Hizmet’e yönelik kamuoyunda öne çıkan negatif düşüncelerin de konu edildiği belgeselde, Hocaefendi hakkında açılan ve 8 yıl süren davanın ardından gelen beraat kararına vurgu yapılıyor. 28 Şubat sürecinde ve askeri gücün etkin olduğu diğer dönemlerde, medyanın olumsuz tavrına rağmen Hizmet Hareketi ve Hocaefendi’nin Türkiye’de dinlerarası diyalog köprüleri kurma çabaları akıcı bir üslupla aktarılıyor. Belgeselde Hareket’in farklı sahalardaki faaliyetlerine de değinilerek, “Kimse Yok mu?” Derneği’nin Afrika’daki yardım faaliyetlerinden eğitim ve diyalog gibi çalışmaları da yer alıyor. Hocaefendi’nin Hareket’e ilham kaynağı olduğunu anlatan belgeselde, uzman görüşler ekseninde Hizmet’in içeriği, amacı, çalışma şekli, hedefi ve dini yönünü anlatan sohbet toplantıları da detaylı şekilde işlenmiş.
Hizmet Hareketi’nin üslendiğini, insanlar 2.dünya savaşından önce yapsalardı, o felaket yaşanmazdı
George Donikian: (SBS ve Kanal 10 eski anchormanı)
Her insan yaşadığımız dünyada bir iz bırakmak istiyor. Ama bazıları, bunu çok kendine has özel bir şekilde yapıyor. Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen, bunu benim hayal edebileceğimin çok daha ötesinde bir başarıyla yapıyor. Bunu belgeselin çekildiği 6 ülkede de görebiliyorsunuz. Bu çok farklı ülkelerde, çok farklı insanlar nazarında aynı başarı hikâyesi sergilenmiş. Düşünebiliyor musunuz, Türk öğretmenler Amerika’nın en yoksul bölgelerindeki okullara gidiyor ve bu okullardaki, yeterince iyi olamamak, eğitilecek kıymette olamamak sarmalının içinde hapsolmuş öğrencilere diyorlar ki, “Hayır, hayır dur; biz sana öğretmek istiyoruz… Buna ihtiyacımız var. İnsanlara daha öncekilerin başaramadığı şeylerin yapılabileceğini göstermeliyiz. Benim aldığım mesaj buydu. Doğrusu ben bir 55 dakika daha izlemeyi istedim. Fethullah Gülen’den daha fazla şeyler dinlemek istedim. Hakan ve filmin yönetmeni Terry ile olan konuşmalarımdan anladım ki, 50 değişik ajans ve çok sayıda kurum onunla görüşmek istiyor. Hocaefendi, bu dünyada ebediyen kalmayacağını biliyor ve bu dünyadaki zamanını çok iyi değerlendirmek istiyor. Mesajı ise, ümit ve sevgi. Ama bu insanlar üzerinde etkisini gösterebilen bir sevgi. Zaten harika olan şey de bu. Sadece sevginin sözünü etmek değil onu bizzat uygulayarak aksiyona dönüştürmek. Doktorlar, hemşireler, mühendisler öne çıkıyorlar. İşte bu beni çok etkiledi. Hizmet bunun formülünü bulmuş. Bütün dünyayı bir felakete sürükleyen 2.Dünya Savaşı öncesinde, iyi insanlar üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirmiş olsalardı, 2. Dünya Savaşı yaşanmaz ve bütün dünyayı etkileyen bir felaketin önü alınmış olabilirdi.
Hizmet Hareketi’ne yönelik suçlamalar, bilgiye değil şüpheye dayalı
Prof.Dr. Rae Frances (Monash Üniversitesi- Dekan)
Belgeselden önce de Hizmet Hareketi’ni biliyordum. Ama bu kadar geniş bir alanda özellikle insani yardım amaçlı çalışmalarını bilmiyordum. Tehlikeli durumlarda insanlar kendi hayatlarını ortaya koyuyorlar. Belgeselde beni en çok bu etkiledi. Hizmet Hareketi’nin farklı programlarına katıldım. Eğitime çok önem verdiklerini biliyorum. Ama insani yardım çalışmalarından haberdar değildim. Hizmet hareketi hakkındaki suçlama ve iddialar bilgiye değil şüpheye dayanıyor. Ayrıca çok samimiler. Gerek Türkiye, gerekse burada Avustralya’da tanıdığım Hizmet Hareketi mensubu insanlarda bunu gördüm. Sevginin gücüne çok samimi bir inançları var. Bu da bu insanları hayatları için bir mana ve anlam arayışındaki olanlar için bir ilham kaynağı haline getiriyor. Belgeselde yönetmenin en hoşuma giden yanı Hizmet’i dünyanın çok farklı ülkelerinde çok geniş bir yelpazede ele almış olması oldu. Belgeselde gerek Hizmet içinden gerekse dışarıdan farklı insanların yine Hizmet ile alakalı çok farklı görüşleri de yansıtılıyor.
Güzel çalışmalar, kafalardaki tüm soru işaretlerini kaldırıyor
David Shultz-İzleyici
12 yıldan bu yana Hizmet Hareketi’nin Avustralya’daki faaliyetlerine katılıyor ve takip ediyorum. Bu hareketin insanlarıyla dostluklarım var. Ancak bu belgesel sayesinde hareketin global çalışmalarını ve karakteristiklerini anlamış oldum. Yapılan bütün bu güzel çalışmalar, kafalardaki tüm soru işaretlerini kaldırıyor. Dünyadaki çatışmalar, yükseliş trendi görüyor ve endişelendiriyor. Hizmet Hareketi’nin gelişimine baktığınızda doğru bir liderlik, alçakgönüllü, iyi niyet ve insanlığa adanmışlık görüyoruz. Gönüllüler başkalarının iyiliği uğrunda kendi hayatlarını ortaya koyuyorlar. Bu belgeseli seyretmeden önce de Hizmet Hareketi’ni duymuştum ancak bu derece bilgim yoktu. Eğitime ve ihtiyaç sahiplerine yardım konularına çok önem verdiklerini biliyorum. Fethullah Gülen’in ilham verici liderliği beni çok etkiledi. Çok alçak gönüllü bir insan. Nereden ve kim olduklarına bakmadan, kendini insanlığa ve insanların birbirini anlayabilmesine adamış bir insan. Bu yolda çok güçlü ve azimli bir insan. Hizmet Hareketi’nde büyük bir samimiyet görüyorum. İnsanlığı yardım dışında bir çıkar gütmüyorlar. Şartlar ne olursa olsun, insanlığa yardım düşüncesinden vazgeçmiyorlar. Bu Hizmet Hareketi’nden kaynaklanan çok güçlü bir mesaj.