17-25 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonlarını yürüten İstanbul eski Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, Savcı İsmail Uçar tarafından hazırlanan ve skandallarla dolu 25 Aralık iddianamesini değerlendirdi. Saygılı “Hodri meydan kaçmak yok, babası, kadısı, dadısı gelecek” dedi
17-25 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonlarını yürüten İstanbul eski Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, Savcı İsmail Uçar tarafından hazırlanan ve skandallarla dolu 25 Aralık iddianamesini değerlendirdi.
“Seçim öncesi bu acele nedir? Sadece 13 aydır tutukluyuz. Daha vakit vardı.” diyerek zamanlamaya dikkat çekin Saygılı, havuz medyasından sıra gelirse, iddianameyi kendilerinin de inceleyeceklerini açıkladı. Eski Emniyet müdürü seçimden üç buçuk yıl önce operasyon yaptıkları için darbeci iftirasına maruz kaldığını hatırlattı. Savcı Uçar’a “Kim yolsuzluğa, kim millete darbe yapmış çıkacak ortaya. Seçimden bir ay öncesine denk gelmeyeydi, iyiydi. İleride kim bilir, sana diyecekler. Hodri Meydan” diye seslendi.
DÖNEMİN SİYASİLERİNİN EYLEM BAĞLANTILARI ORTAYA DÖKÜLECEK
“Dosya içeriğine girmeden, dosyanın usulünü darbe ile özdeşleştirmek yok öyle. Küsecekseniz misketlerinizi şimdiden alın gidin.” Diyen Saygılı, El Kadı, Urla Villaları, Etiler Polis Okulu arazisi, TÜRGEV, Havuz problemleri ve diğer tüm konuların açılacağını, dönemin siyasilerinin, yakınlarının ve daha da yakınları ile eylem bağlantılarının ortaya döküleceğini anlattı.
Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın “Kolluğun operasyon yapmak için validen izin almasına gerek yoktu.” Sözlerini de gündeme getiren Saygılı, 17 Aralık’ta, savcının emri ile yapılan operasyonda validen izin almadı diye müfettişlerin kendisini neden meslekten attığını sordu.
OĞLU VE DAMADI BİLE DİNLENMEDİ
Eski Şube Müdürü Yakub Saygılı, dönemin Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, eşinin, kızlarının telefonlarının dinlenmediğini tekrar ifade etti. “Dosyadaki suçlar bakımından oğlunun ve damadının telefonları dinlenmesi gerekmesine ve hukuken engel de olmamasına rağmen yine de dinlenmedi.” dedi.
Yasin El Kadı’ya da değinen Yakub Saygılı, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı ile mal varlığının dondurulduğu zamanlarda Başbakanlık korumalarınca ülkeye sokulup korunduğunu anlattı. “18 Ay boyunca yazılı/sözlü her şekilde belirttik, anlatamadık. Savcı UÇAR dinleme, izleme vb tüm delillerin içinde olduğu hard diski hiç açmadan dosya hakkında takipsizlik kararı verdi.” diyen Saygılı, savcının, sanki hard diski açmış gibi takipsizlik kararında 30 sayfa dinlemelerden bahsettiğini anlattı. “Davada adı geçen herkes; müşteki, tanık, sanık o adliyeye gelecek ve derdini yüzümüze söyleyecek. Gönüllü gelmeyenlerin getirilmesini de mahkemeden ben talep edeceğim.” Diyen Saygılı, “Müşteki olup, yan gelip yatmak yok. Babası, dadısı, kadısı herkes gelecek. Yurtdışına çıkıp avukatını göndermek yok. Dört gözle bekliyorum.” dedi.
İşte Yakub Saygılı’nın o ifadeleri:
‘HODRİ MEYDAN!’
“İsmail Bey 25 Aralık iddianamesi hazırlamış. Seçim öncesi bu acele nedir? Sadece 13 aydır tutukluyuz. Daha vakit vardı. Yandaş, yanaşma bülten ve havuz medyasından sıra gelirse biz de iddianameyi inceleyeceğiz. Bilgi sızdırdığımızı iddia edenlerin, -yine- yandaşa bilgi sızdırması da sızdırma değil gazetecilik başarısı olsa gerek ! İyi cesaret. Şimdi 25 Aralık fezlekesi üzerindeki gizlilik de kalktı mı yani :)) Kim yolsuzluğa, kim millete darbe yapmış çıkacak ortaya. Seçimden bir ay öncesine denk gelmeyeydi, iyiydi. Seçimden üç buçuk ay önce operasyon yaptık diye darbeci ve casus olduk. İleride kim bilir, sana diyecekler. Dosya açılacak. Söylem bitecek. Suç eylemlerini göreceğiz. Ben yapmışsam benimkiler, siz yapmışsanız sizinkiler. HODRİ MEYDAN !
‘BAŞBAKAN’IN O SÖZLERİNİN ÖZGÜL AĞIRLIĞINI GÖRECEĞİZ’
“Dosya içeriğine girmeden, dosyanın usulünü darbe ile özdeşleştirmek yok öyle. Küsecekseniz misketlerinizi şimdiden alın gidin. El Kadı, Urla Villaları, Etiler Polis Okulu arazisi, TÜRGEV, Havuz problemleri ve diğer tüm konular açılacak. Dönemin siyasileri, yakınları ve daha da yakınları ile eylem bağlantıları ortaya dökülecek.
Başbakan Davutoğlu dün Ahmet Hakan konusuyla ilgili açıklama yapmış. Suçu işleyene değil eyleme bakılır. (Kim olursa olsun cezası verilir) Bu cümlelerin özgül ağırlığını göreceğiz. Sulh Ceza Hakimlikleri, avukatlıktan yeni hakim alıp Ağır Ceza Hakimi yapma, Yargıtay’a yeni dairelerin kurulması faaliyetleri…Hiç biri kimseyi kurtarmaz. Savcı akıllılık etmiş. Hem seçim öncesi hükümete propaganda malzemesi vermiş. Hem de ateş topunu seçim sonrası ağır ceza mahkemesinin kucağına bırakıp sahayı terketmiş. Burası Türkiye. Bakarsınız; hukuk ” O ” dönüşünü durdurup, bir yere park eder. Evrensel hukuk güvenliği geri döner. Masumları değil, hukuksuzluk yapanları çarpar. Roller değişir…Yüksek güvenlikli cezaevlerinin misafirperverliği değişmez. Bu durumda daha ilk duruşmada, gizli duruşma kararı verilmesi sürpriz olmaz. Aylık tutukluluğumuzun sözde kontrolü olan SEGBİS saçmalığının sona ermesi bile güzel. Maç başlıyor. “
EFKAN ALA’YA VALİ GÖNDERMESİ
“NOT: Dönemin İçişleri Bakanı dedi ki: ” Kolluğun operasyon yapmak için validen izin almasına gerek yoktu.” 17 Aralık’ta, savcının emri ile yapılan operasyonda validen izin almadım diye müfettişlerin beni meslekten niye attı o zaman ! Bu lafa inanıp, operasyon yapıp da meslekte kalan kolluk kalmış mıdır ülkemizde acaba ! ?”
‘DİNLENDİ’ DİYEN YALAN SÖYLÜYOR’
“9 yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi anlatıyorum. 25 Aralık dosyasında 78 kişinin telefonu dinlendi. Hiçbir bakan ve milletvekilinin telefonları dinlenmemiştir. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, eşinin, kızlarının telefonları dinlenmedi. Dosyadaki suçlar bakımından oğlunun ve damadının telefonları dinlenmesi gerekmesine ve hukuken engel de olmamasına rağmen yine de dinlenmedi. Bırakın Mit Müsteşarını, hiçbir Mit mensubu dinlenmedi. Bırakın yüksek yargı mensuplarını, hiçbir yargı mensubu dinlenmedi. Telefonu dinlenen ve izlenenler yolsuzluk şüphelileriydi.”DİNLENDİ” DİYEN YALAN SÖYLÜYOR. Tamamı hakim kararı ile dinlendi. Fezlekede “Dönemin Başbakanı” tabiri yoktur. “
‘EL KADI, BAŞBAKANLIK KORUMALARINDA ÜLKEYE SOKULUP KORUNUYORDU’
“Dosya şüphelilerinin tanınmış isimlerinden biri ise Yasin El KADI idi. Kendisi hakkında 28 Eylül 2001 tarihinde BM Güvenlik Konseyi Terörü Finanse Etme vb. sebebiyle karar almıştı. Bakanlar Kurulumuz da aynı yıl 2001/3487 sayılı karar almış Teröre Destek Vermesi vb gerekçelerle her türlü hak, mal ve alacağını dondurmuştu. Bu kısıtlamalar ise 11.10. 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından kaldırılmıştı. Yani kendisini dinleyip- izlediğimizde hâlâ hakkında yaptırımlar devam ediyor ama Başbakanlık korumalarınca ülkeye sokulup korunuyordu. Devlet Büyükleri ile görüşmeler yapıyordu. Onu dinleme ve takip etme gerekçemiz elbette bu konular değil, yolsuzluk şüphelisi olmasıydı. Hakkında BM ve Bakanlar Kurulumuzca yaptırım uygulanırken bir insanın nasıl böyle üst himaye gördüğüne müsaade edin biz de biraz şaşıralım. El KADI hakkında meraklılara Nedim ŞENER’in genişletilmiş baskılı ” Hayırsever Terörist: Yasin El KADI ” kitabını tavsiye ederim. Tabi bir de “ALO FATİH ! ” konuları ve havuz medyasının doğumuna şahit olmuşluğumuz var ki evlere şenlik. Etiler Polis Okulu arazisi, Urla Villaları, maden arazileri, Türgev vb. bir çok konu.”
‘HARD DİSKİ HİÇ AÇMADAN DOSYA HAKKINDA TAKİPSİZLİK KARARI VERDİ’
“18 Ay boyunca yazılı/sözlü her şekilde belirttik, anlatamadık. Savcı UÇAR dinleme, izleme vb tüm delillerin içinde olduğu hard diski hiç açmadan dosya hakkında takipsizlik kararı verdi. Hard disk şifreliydi ve şifresini bir tek dosyanın kendinden önceki savcısı biliyordu. Bunu ifadelerde defalarca belirttik. Kendisine ” Şifreyi önceki savcıya sordunuz mu ? ” dediğimde, ” kimseye hiçbir şey sormak zorunda değilim” dedi. Buna rağmen savcı, sanki hard diski açmış gibi takipsizlik kararında 30 sayfa dinlemelerden bahsediyor. Savcı, 25 Aralık dosyasını kapatmak için herkesin ifadesini aldı. Şahsımla ilgili şikayetçi olanlara ait hiçbir ifade tutanağını tüm taleplerimize rağmen bize göstermeden tutuklanmamızı sağladı. Kendi ayağıyla gelmiş insanları ” kaçma şüphesi var” diye 13 ay tutuklu tuttu.”
‘HERKES GELECEK, DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM’
“25 Aralık soruşturmasında hiçbir görevi ve imzası olmayan Komiser Hüseyin KORKMAZ’ı ise 13 aydır boşu boşuna tutuklu tutuyor. Ve nihayet adı geçen herkes; müşteki, tanık, sanık o adliyeye gelecek ve derdini yüzümüze söyleyecek. Gönüllü gelmeyenlerin getirilmesini de mahkemeden ben talep edeceğim. Müşteki olup, yan gelip yatmak yok. Babası, dadısı, kadısı herkes gelecek. Yurtdışına çıkıp avukatını göndermek yok. Dört gözle bekliyorum.
‘O İDDİA TAMAMEN UYDURMADIR’
AKŞAM’ın Mali Şube’de Baz İstasyonu haberine dair.. Haberde Mobil bir cihazla Mali Şubede Mahkeme kararı olmadan telefon dinlemesi yapıldığı iddia edilmiş. Bu iddia da gizli tanık Yavuz’un ifadesine dayandırılmıştır. Haber içeriği yardımcım Yasin TOPÇU’ nun da dün belirttiği gibi tamamen yalan ve hayal mahsülüdür. Bahsedilen cihaz KOM Daire Başkanlığınca resmi bir ihaleyle satın alınmış, Parası da dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet KILIÇLAR’ın imzası ile ödenmiştir. Şubeye bizden sonra elinde kömür kovasıyla gelen yeni görevliler, O günden günümüze kadar (20 ay) ” bu bir dinleme cihazıdır” raporu almaya çalıştılar.” Hükümetin yeni atadığı müfettişlerin yaptıkları soruşturmaya göre ; Hükümetin KOM Daire’ye atadığı teknik uzman M.Y. ‘nin verdiği rapora göre ; BU CİHAZ TELEFON DİNLEME CİHAZI DEĞİLDİR. Telefon takibine duyarlı ve gizli iletişim tekniklerini kullanan kişilerle ilgili yapılan çalışmalarda kullanılır. Yolsuzluk ve özellikle uyuşturucu kaçakçılığı suçlarına karışan kişilere polisiye yöntemleri öğretmemek için detaylara girmiyorum. Yani cihaz; ihaleyle, şartnameyle, sözleşmeyle satın alınmış ve DİNLEME ÖZELLİĞİ OLMAYAN bir cihazdır. Üstelik görevlilerin cihazla ne yaptığını kendi üzerine kaydeden bir ” log ” sistemine sahiptir. Yani kullanıcı ne yaparsa yapsın, cihaz bu işlemlerin listesini tutmaktadır. Haberde bahsedildiği gibi ; bu cihazla mahkeme kararlı veya kararsız dinleme işlemi yapıldığı iddiası tamamen uydurmadır.
‘SEN NE CÜRETLE BİZİMKİLERİN HIRSIZLIKLARINI ORTAYA ÇIKARIRSIN’
“Gizli” denen ama kimliğini herkesin bildiği Tanık Yavuz konusuna gelince, Kendisi, tamamen iftira olduğu teknik uzmanlarca tespit edilmiş bu ifadenin Hukuki olarak döneceğini bilecek deneyime sahip bir Polis Memurudur. Bu ifadesi, verdiği diğer ifadelerin de ne kadar gerçek dışı olduğunun kanıtı olmuş. Adalet arayanla hukuk karşısında hesaplaşmaya hazırım. Ama ” Sen ne cüretle bizimkilerin hırsızlıklarını ortaya çıkarırsın” düşüncesiyle intikam arayan varsa durum başka. ” Biz, haberi yapalım da, adliye seçim öncesi operasyon yapsın” ya da ” Biz haber yaptırıp algı oluşturalım, seçim öncesi yeni bir operasyon yaparız” demek kolay. Nasıl olsa tutsa da oluyor, tutmasa da. O cihazın telefon dinleme cihazı olmadığını bal gibi biliyorsunuz. Yoksa bir kenar yayında çıkmazdı bu haber. 2 yıldır da haberin üzerinde tepinirdiniz. Kala kala bu cihazın algısına mı kaldınız?