The Circle’de birbirinden farklı röportajlara imza atan Engin Sezen, Medya Etik Konseyi Başkanı Halit Esendir ile röportaj yaptı. Esendir, Hizmet Hareketiyle ilgili farklı sorulara cevap verdi. İşte Engin Sezen’in yaptığı röportajın tam metni:
Engin Sezen, The Circle
Halit abi, kendisini görmeden kanımın ısındığı bir şahsiyet; uzunca bir zamandır… Kendisiyle bir dönem aynı platformda, RotaHaber.com, yazdık ama tanışmak nasip olmadı. Cemaat içinde bilinen, sayılan, Hareket’in tarihinde yeri olan bir isimdir. “Bir hizmet vardır hizmetin içinde” dedirtenlerden…
Nev-i şahsına mahsus bu hizmet adamı, hem feleğin cemberinden geçmiş hem de defalarca damdan düşmüş biri. Mülakatta da görülecegi gibi ‘yekpare bir tecrübe’…
“Yaşlanıyoruz” demişti Mahmut Akpınar, TR7/24’teki yazısında…Evet, benim de zaman zaman vurguladığım, “Hizmet, bugün artık orta yaşlı bir harekettir” yargısıyla aynı düşünceyi ifade ediyordu bu yazı. Ve şu “mahut” süreç; pek çok genci yordu, yaşlandırdı; hatta nicelerinin de hayatına mal oldu. Bununla birlikte, süreç, kimi ahyar’da da ayrı bir ‘ruhsal helecan’a, aşka şevke vesile oldu, onları gençleştirdi adeta. Nitekim, Halit abi’yi tanıyanlardan biri de “gençleştikce gençleşiyor” dedi onun için.1955 Kirklareli doğumlu Halit Esendir’in, Hizmet Hareketi’nin pek çok ilkinde katkısı, hissesi olmuş. Eğitimcilikten tut da gazeteciliğe, ordan da televizyonculuğa kadar, o kaht-ı rical döneminde elini taşın altına sokmuş, yapılması gereken işleri görmüş. Son tahlilde, Hareket’in kadr u kiymeti bilinmesi gerekenlerinden.Bir zamaların o kabına sığmayan Halit Esendir’i, şimdilerde kendi tabiriyle “inziva”da…
Bu “girizgah”i kaleme almak için kendisi hakkında bilgi sorduğum kişilerden üçü de, Halit abiye dair müspet anlamda “deli” tabirini kullanmazlar mı! Bereket, ilk sarfedildiğinde “nahoş” bile görülebilecek bu sıfatla, onların “doğru bildiği konularda hak-şinas olması ve gözünü budaktan sakınmamasını” kasdettikleri de aşikardı!…
Unutmadan ekleyeyim ki, “keskin zeka”, “aşırı süratli konuşur”, “hakkaniyetli”, “hasbi” ve “cevval” gibi tavsifler de kendisi hakkında sarfedilen diğer nitelemeler arasındaydı…
Benim sosyal medya’dan izleyebildiğim kadarıyla, kendisi “yeniliklere açık”, kolaylıkla da ‘comfort zone’unun dışına çıkabilecek esnek biri… Soran, sorgulayan, farklı telakkileri anlamaya çalışan… hem eskilere hem yenilere söyleyebilecek sözü olan biri. Halit Esendir “15 yıldır ABD vizem olmadığı için Hocaefendi’nin yanına gidemedim” diyor. Bu kendisi için büyük bir hicran olmalı!…
Dolayısıyla, “Süreç öncesi ve sonrası hiçbir yazılı veya sözlü düşüncelerimizi ulaştıramadım kendisine…” diye de ekliyor hemen. Bunu önemli buluyorum. Kendisi, Gülen ile “doğrudan irtibatı” kesilen “büyük abi”lerin ne ilki ne sonuncusu…
Bu meyanda, aslında, Hizmet Hareketi’nin ilklerinden olan ve bir dönem de Gülen’in yakın dairesinde bulunmasına rağmen, ‘Amerika vizesi engeli’nden dolayı kendisiyle yıllar be yıllar görüşemeyen kişilerle de mülakatlar yapmak, onlarla bu “kendilerinin ayrı ve irtibatsız kalış deneyimleri” üzerinde konuşabilmeyi çok istediğimi söylemeliyim! Bunu, Kemalettin Özdemir de ısrarla söylemişti: “ Yıllardır Gülen’le görüşemiyorum” gibi bir şey. Hem de “Afrika imamıyken” veya Balkanlarda bir üniversitenin “mütevelli heyeti başkanı”yken…
Neyse…
Gani gönüllü Halit abi’ye dönelim:“Sürç-i lisan ettiysek, başta Hocaefendi olmak üzere herkesten özür diliyorum”diyor.
The Circle’a bu mülakatı verme sebebini de şöyle açıklıyor:
“Maksadım bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Hizmet’in gelecekte alacağı yeni konumun acilen belirlenmesi gerekmektedir, diye düsünüyorum.”.
Maksatlarımız, meramlarımız aynıdır Halit abi… Parlak gelecek, yeni ile eski arasında bir yerlerde… ama nerede! Ara ki bulasın!
Halit Esendir kimdir ?
Edremit Lisesi ve Ege Üniversitesi Kimya Fakültesi, Kimya Bölümü mezunuyum. Kimya öğretmeniyim. 1970 yılından bu yana Hizmet’te bulunan biriyim. 1977 yılında AKYAZILI Orta Yüksek Eğitim (OYEV)Vakfina ait, AKYAZILI OYEV DERSANELERININ kurucu temsilcisi idim. Yamanlar Kolejinde kurucu temsilciliği yaptım, orada da kimya öğretmenliğine devam ettim. 1984 yılında Hizmet’te ilk defa, 5 öğretmen arkadaşla birlikte, Fethullah Gülen Hocaefendi nin onayı ile ortak olarak açılan Antalya Elvan dersanelerinin kurucusuyum. 1988 yılından 2002 yılına kadar Zaman Gazetesi’nde Genel Müdürlük hariç, GYY liği dahil tüm üst düzey görevlerde bulundum. Aynı zamanda 1997 ile 2003 yılları arasında Pakistan Zaman Gazetesi Temsilcisi ve PAKTURK OKULLARI VAKFI (PTICEF) Kurucusu olarak görev yaptım. 1988–2001 yıllarında Hizmet’in ilk uluslararası NGO su olan okulların sahibi AFGAN-TURK NGO sunun kuruluşunu yaptım. (O yıl bir ilke imza atıp broşüre okulların bütçesini yazmış ve bayağı tepki çekmiştim. Şeffaf olmanın önemine inanırım)
15 Temmuz girişimi sonrası, KHK ile kapatılana kadar 9 yıl faaliyetlerine devam eden, MEDYA ETİK KONSEYİ Kurucu başkanı olarak görev yaptım. Ayrıca, Başkanlığını gazeteci Oktay Ekşi’nin yaptığı, BASIN KONSEYİ vakfının 38 kurucusundan birisiyim. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve Sarı Basın Kartı sahibiyim.
Ne kadar renkli ve yoğun bir hayat! Birbirinden farkli sahalarda faaliyetiniz, girişimcilikleriniz olmuş…
Evet ama birbiri ile ilintili konular genelde. Mesela gazeteci iseniz yayım ve kitapların da içinde oluyorsunuz. 1996-97 yıllarında STV’de yayınlanan Babıali Programında gazetecilerin hayat hikayesinin anlatıldığı BABIALİNİN MEŞHURLARI kitabının, TİMAŞ yayınlarında basılan TERÖR KISKACINDA TÜRKİYE (Oligarşi mi?-Demokrasi mi?) kitaplarının yazarıyım. Şunu da belirtmeden gecemeyeceğim;bu kitabimdaki sorunun cevabını, malesef yolsuzluklara bulaşan Erdoğan, AKPli bakan ve yöneticiler “oligarşi” olarak vermiş oldu ve netice itibariyle bugun artik oligarşik bir ülke olduk. Bu arada Hocaefendi’nin incelediği ama bazı yanlış anlamalara sebebiyet verebilme ihtimaline binaen biraz beklemeye aldığımız, “TÜRK OKULLARININ KURULUŞ DESTANI” isimli yayınlanmayı bekleyen bir kitabım daha var.
Oldukça iddialı bir başlık.
Evet, yine bu yayin faaliyetlerimize ek olarak 2007–2015 yıllarında, İslami cemaat, grup veya birçok yayınevinin çıkardığı dini, kültür ve edebiyat dergilerinden 130 adetini NT mağazalarına, 145 adetini D&R mağazalarına ve Türkiye geneli 70 adet kitabevine aylık dağıtımını yapan KULTUR DERGI DAGITIM –KDD Ltd. şirketinin sahibiydim.Bazı zamanlarda da İslam’ın özünde bulunan nasihat müessesesinin devamlılığı adına arkadaşların ricası ile nasihlik vazifesini icra etmeye çalışıyordum.Sorunuzu cevaplarken kendimi övmüş gibi oldu isem değerli okuyuculardan ve sizlerden özür dilerim.

Bu kadar yoğun bir hayattan sonra şu an neredesiniz ve neler yapıyorsunuz . Meşguliyetleriniz nedir?
17/25 Aralık sürecinin sonrasında 22 Temmuz 2014 te polis şeflerine yapılan operasyondan sonra, Hizmet’te önde görünen kişilerin de alınma ihtimali ortaya çıktığı için, Ağustos 2014 yılında yurtdışına çıktım ve yaklaşık 2 yıl Arnavutluk’ta kaldım. Hakkımda, Ankara 4. Ağır Ceza Mah. Hocaefendi de dahil 72 kişinin yargılandığı Çatı Davası açılması sebebiyle kırmızı bülten ve yakalama kararı çıkarılınca, Ekim 2016 da Avrupa’ya geldim. Pasoportumun iptali sebebiyle, önce Duldung oturumu aldım. Duldung süreci iptal olunca ve Türkiye’deki mahkeme iademi talep edince, mecburen iltica başvurusu yaptım. Daha sonra yoğun şekilde yabancı dil çalıştım. Şubat 2018 itibariyle entegrasyon dil kurslarına gidiyorum. İnziva hayatı yaşıyorum. Sadece sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorum. Dil öğrenip bulunduğum ülke insanları ile koordineli hizmet yapmayı istiyor; gettolaşmadan, yerel insanlarla beraber diyaloğa geçilerek hizmet yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
“Süreç”le ilgili ne hissediyorsunuz, neler düşünüyorsunuz diye sorsak?
Türkiye’de yaşadığımız talihsiz süreç, benim için ciddi bir ders çıkarmaya vesile oldu. Serçeye kartalın hücumu serçeyi seri ve hızlı yaptığı gibi, bu süreç bana, meşveret ve istişare ile cok hızlı karar verme ve uygulamanın ne kadar onemli olduğunu öğretmiş oldu. En kotü ihtimali göz önüne alarak tedbirler almanın önemini gösterdi.
Bulunduğunuz yerden bugünkü Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?
Ülkemiz maalesef 17/25 Aralık 2013 ten sonra AB yolundan çıktı, demokrasi askıya alınmaya basladı. Erdoğan, “Cemaat bana darbe yapıyor” iddiasını desteklemek için, psikolojik harp taktiğini iyi bilen derin devletle işbirliği yaparak, 4 yılda ülkeyi diktatörlükle yönetmeye başladı. Özellikle 15 Temmuz darbe senaryosu ile ülke rayından çıkmış tren gibi, nereye gittiği belli olmayan bir sona doğru ilerliyor.
Peki sizce işin gerçeği nedir, bütün bu olup bitenlerin, Süreç’in, 15 Temmuz’un?
İşin gerçeği, İranlı REZA ZARRAF, Erdoğan Ailesini, çevresi ile Bakanları dahil olmak üzere genelde evlatları üzerinden Iran SAVAMA destekli olarak elde etmiş. Cemaat’in darbe falan yaptığı yok. Sadece Hizmet Medyasının yaptığı haberler ile Ergenekon ve Balyoz darbe planlarını yanında, 17/25 aralık sürecinde olanları biraz fazla sahiplenmesi, suç olarak görüldü. Sanki cemaat bütün bunları yapmış gibi çok iyi bir algı yapıldı. Psikolojik harb unsurları kullanıldı. Ulusalcı Perinçek’in sözcülüğünü yaptığı din düşmanı rusya yanlısı bir darbeci zihniyetin, serbest kalması karşılığı, Erdoğan ve bakanların yolsuzluk ve hırsızlıkların üstü kapatıldı.
AKP tabanı aldatıldı. Ülke insanı özellikle sol kesimde Ergenekon ve Balyoz davalarından, Cemaat Medyasını mesul tuttuğu icin, bu yapılan haksızlıklara ses çıkarmadı. Erdoğan Diktatörlüğü’nde 4 yıl sonuna geldik. 17/25 Aralık 2013 REZA OLAYI yine 17 ARALIK 2017 ABD REZA ZARAF ITIRAFLARI OLAYI 4 yılda gerçekler olarak ortaya cıktı. Ancak başta ERDOĞAN, AKP vekilleri, parti yöneticileri ile Muhalefet, Medya özellikle YANDAŞ ve Doğan medyası ile Hizmet hareketi ile dindar cemaatlerin az veya çok vebali olduğunu düşünüyorum. Herkes çok ciddi bir ÖZELESTİRİ YAPMAK DURUMUNDADIR. Vesselam.

Peki bu Süreç’te ya da genel anlamda, Cemaat’i tenkid endazesine koyduğunuzda?
Hizmet Hareketi’nin, genel olarak Hocaefendi ile yapılan meşveret ve istişareli yaptığı işlerde bir hatası olduğunu kabul etmiyorum. Ancak uygulamada ve sahada kişilerin anlayış ve kapasitelerinden meydana gelen hatalar olmustur ve her zaman da olacaktır.
İş yapılan yerde hata, her zaman olur. Hiçbir iş yapmassanız hata da olmaz ama hizmetler aksar ve işler yürümez. Aslında en büyük hata budur. Hizmet Hareketi Fethullah Gülen Hocaefendi’nin rehberliğinde 50 yıldır, yeni yeni uygulamaları amatör bir ruhla, buna inanmış samimi insanlarla, Türkiye’de ve Dünya’da ortaya koydu. 1980 öncesi çok az sayıda insanın destek verdiği dönemde bile Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ortaya attığı ve uygulamasını bizzat yapmaya çalıstığı icraatlar vardı. Hatta NUR cemaatinin, Üstad Hz.’lerinin varisi olan ağabeylerin de içinde bulunduğu, Türkiye geneli NUR istişaresi heyetinin bile kabul etmediği ve Hocaefendi’yi dışladığı dönemlerde; bu kadar yalnız kalınmasına rağmen Allah ın izni ile yapılan işlere de mi hata denilecek! Hocaefendi’nin 13 kişilik Esnaf Mütevellisi ve 12 kişilik üniversite mezunu abiler mütevellisi ile 1980 öncesi hayata geçirilen işlerine insafla bakılmasını, hata yapıldı, denilirken düşünülmesini tavsiye ediyorum.
Konuyu biraz daha örneklendirebilir misiniz?
Tabiki, insafla baktığınız zaman; 1968 ile 1977 yılları arasında lise, İmam Hatip ve Üniversite oğrencilerin katıldığı 3 ay yazları yapılan Kuran ve risale kampları hata mıydı?
(Cumhuriyet Gazetesi. Hikmet Cetinkaya kamp baskın haberleri) 12 mart 1971 muhtırasından sonra Nefi ve Zehra Akyazılı’nın verdiği arsa ve binalarla kurulan, AKYAZILI OYEV VAKFI’NIN genç nesillere burs vermesi mi hataydı?
Ücretsiz Üniversiteye hazırlık kursları açması mı hataydı?
1977 de AKYAZILI OYEV dersanelerini resmi olarak kurumsallaşmasını sağladığı için mi hata yapmıştı diyeceksiniz ?
Yine aynı dönemde inançlı ve ahlaklı bir nesil yetiştirmek için, öğrenci yurtları ve ışık evler açması mı hataydı?
İzmir’de, Edremit’te, Manisa’da ve Bornova’da yaklasık 15 yıl cami kürsülerinde Peygamber Efendimiz(asm) ve Sahabe(ra) hayatından örneklerle yeni bir altın nesil yetişmesi icin, gözü yaşlı verdiği vaazlar mı hataydı?
Yine aynı dönemde Ülke genelinde DARWINİZM, KURAN ve İLİM ile ALTIN NESİL seri konferanslar vererek islami camiaya moral ve motivasyon sunması mı hataydı?
1976 ve 1977 yıllarında Milli Görüş tarafından yapılan davetler üzerine 2 yaz gelerek Avrupa’daki camilerde vaazlar sonrası müslümanlar arasındaki aşırı ihtilafları görünce, 1978 Mart ayında Necdet Başaran, -Rahmetli- Diyarbakır’da yanarak vefat eden Şehit Mehmet Özyurt Hoca ve beni Almanya Hamburg’a, -Rahmetli- samimi müslüman, Ahmet Başaran Hocanın yanına göndererek yurt dışı hizmetlerini başlatması mı hataydı?
Şubat 1978 yılında Lise ve Üniversite gençliğine hitap eden, Allah’ın (cc) varlığını ilmi olarak anlatmaya çalışan, SIZINTI dergisinin çıkarılması mı hataydı?
Öncelikle Ege olmak üzere Türkiye genelinde, şehirlerde vakıf ve dernekler kurularak yukarıdaki faaliyetlerin resmi bir yapı içersinde yapılması hata mıydı ?
12 Eylül 1980 sonrası 6 yıl boyunca, Hocaefendi arandı teslim olmadı. Türkiye geneli çok zor şartlarda gezerek cemaate moral ve motivasyon vermesi mi hataydı? Özellikle askerde olan yüzlerce arkadaşımızı kışlalarda ziyaret etmesi mi hataydı?
12 Eylül darbesi sonrasında Darbecilerin Dersaneleri kapatmak istemesi üzerine, özel Akyazılı (YAMANLAR ) Kolejinin açılması mı hataydı?
Hocaefendi’nin “…İmam Hatip ve Yüksek İslam Ens. leri insan yetiştirmek için iyi bir fırsattı fakat 1980 oncesi siyasi zemine çekildiler. Darbecilerde bunların önünü kesecekler biz başka bir yolda hizmetimize devam edelim, Kolej açalım…” tavsiyesi mi hataydı? Bu kolejlerde; “…Yabancı dil bilen, fen eğitimi almıs, teknolojiyi kavrayabilecek ve Dünya ile anlasabilecek AHLAKLI bir nesil yetistirelim…” 4 Eylul 1981 tarihinde Ankara’da gizlendiği bir evde ilk gaybubetleri yaparken, Türkiye’nin buna ihtiyacı var tesbiti ve hayal etmesi mi hataydı ?
1986 yılından itibaren kız kolejleri ve kız yurtları açarak Üniversitede okuyan kızlara imkan sunması mı hataydı? 1986 3 Kasımda İrancı bir ekibin kuruluşunda ortak olduğu Zaman Gazetesini, 1987 yılında H Kemal Ağabey’in gayretleri ile Alaaddin Kaya ve Fehmi Korunun desteği ile alması ve İslami kesimleri Zaman ve STV gibi medyada savunarak, kemalist ve merkez medyanın iftiralarına karşı yeni bir nefes aldırması mı hataydı?
1990 sonrasında Rusya’nın dağılmaya başladığı dönemde, Orta Asya Turk Cumhuriyetlerine vefa borcumuz icin Okullar açılmasını teşvik ettiği icin mi hata yapmıştı? Orta Asya Cumhuriyetleri’nde gazeteler çıkartarak ülkeler arası irtibat ve haberleşmeleri sağladığı için mi hizmet hata yapmıştı? 1994 te Gazeteciler Yazarlar Vakfı kurularak, Hocaefendi Kamuoyu önüne çıkarak hizmeti tanıtma adına yola çıktığı için mi hata yapılmıştı?
Bunları tefekkür mukaddimesi olsun diye tek tek ifade etme durumundayım. İnsaflı düşünmek zorundayız.
Evet, güzel sorular…
Yine 90 sonrası Anadolu insanına işadamları dernekleri kurdurarak, (TUSKON) dünyaya açılmasını sağladığı için mi hata yapmıştı? Yine yardım dernekleri kurdurarak KIMSE YOK MU diyerek, fakir insanlara yardımlar yaptığı için mi hata yapmıştı ? Hizmete sahip çıkan işadamlarını teşvik ederek 1995 yılında %100 yerli sermaye ile BANKASYA’nın kurulması mı hataydı? Başta Güneydoğu Anadolu olmak üzere, okuma salonları ve etüt merkezleri açarak, fakir fukara evlatlarının tahsillerine destek olduğu için mi yanlış yapmıştı?
Yüzlerce eğitim ve kültür dernekleri kurarak ve daha sonra eğitim ve iş dünyasında farklı sendikalar kurulması mı hataydı! Asla!
Birbiri ardına bir çırpıda sayıverdiğiniz bu faaliyetler, Hizmet Hareketi’nin geniş kitlelerce de takdir ve teşvik gören hayırlı girişimleri ve çoğunda başarılı da olundu nitekim. Bu faaliyetlerdeki “insan unsuru” hakkındaki görüşleriniz?
Beşer şaşar. Pek çok hata da olmuştur, yapılmıştır. İcraat yaparken olan hatalar da zaman içerisinde düzeltilerek bu günlere kadar gelinmistir.Bu süreçte hizmetin önünde görünenler dahil hepimizin değişik hataları oldu. Karşımızda da derinlerin kontrolündeki devlet ve maalesef onlarla isbirligi yapan yolsuzluklara bulaşmış, İslamcı görünen ERDOĞAN ve AKP ihaneti vardı.
Hocaefendi ifadesiyle geçmişin hatalarını, bu süreçte kamuoyu önünde açıkca tartışmak ve eleştirmek doğru değildir.“…geçmisten ders cıkartarak geleceğimizde aynı hataları yapmadan, dünyadaki hizmet hedeflerimize yürümek gerekiyor.”

