Zaman Avustralya
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
No Result
View All Result
Zaman Avustralya
No Result
View All Result
Ana Sayfa Konuk Yorum

Güneşe hasret gazeteci: Faruk Akkan

by zmnaus
Temmuz 26, 2019
in Konuk Yorum
0 0
0
Güneşe hasret gazeteci: Faruk Akkan

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

AKP’li ve cemaat mensubu müteahhitlerin akıbeti

AKP’li ve cemaat mensubu müteahhitlerin akıbeti

Şubat 21, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Sivil toplumu yok etmeye azmetmiş “Ahbap” devleti!

Şubat 21, 2023

Hayatının son 10 yılı Moskova gibi güneşin bulutların arkasından göründüğü ya da hiç görünmediği bir ülkede geçmişti. Güneşine hasret kaldığı ülkesine döndükten 6 ay sonra bu sefer ‘terörist’ diyerek güneşi ondan esirgiyorlardı.

Ömrü benim gibi güneşin bol olduğu bir ülkede geçmiş biri için, güneş özlenecek değil saklanacak bir şeydi. Ama hücre arkadaşım Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü ve eski Moskova temsilcisi Faruk Akkan için güneş belki de özgürlük ile aynı anlamı taşıyordu.

Pencerelerimiz kuzeye baktığı için güneş odamıza girmiyordu. Sadece avluda, o da öğleye kadar, yazın belki biraz daha fazla. Sabah 8 gibi avlunun kapısı açılıp da güneş kendini göstermeye başlayınca ilk yaptığı iş sandalyeyi avluda güneşin ilk vuracağı köşeye koymak oluyordu. Sonra üstüne çıkıyor ve güneşin yüzüne vurmasını bekliyordu. Faruk Bey’in boyu 1.80 cm, 60 santim de sandalyenin boyunu düşünün. Yani, o hasret kaldığı güneşe ulaşabilmek için 2 metrenin üstünde bir yüksekliğe ihtiyaç vardı. Bazen bir saat kaldığı oluyordu o şekilde sandalye üstünde. Üstelik güneşi ve mavi gökyüzünü sadece tel örgülerden görüyor olmamıza rağmen. Resim çizmekten anlamam ama karakalem resim yapma imkanım olsa hatıralarımda ölümsüzleşmiş o anı çizmek isterdim.

Bugün 3 yıl oldu. 3 yıldır can dostum Faruk Akkan güneşe hasret. Sadece Faruk Akkan mı, yüzlerce gazeteci, yüzlerce bebek, binlerce kadın ve on binlerce insan güneşe hasret.

Geçen Hanım Büşra Erdal’ın mektubunu okudum. Bir demet yeşil nane kokusunda vatanımı arıyorum diyordu. Bizim de avlunun duvarın kenarında bir ot çıkmıştı üstüne dökülen betona inat. Faruk Bey için o küçük ot parçası Küçük Prens romanındaki ‘gül’ gibiydi. Her gün onu suluyordu. Beton ve demir yığının içinde bize ümit aşılıyordu. Ancak nedendir bilinmez bir sabah sayıma gelen infaz memuru koparıp yere attı. Faruk Bey’in ne kadar üzüldüğünü hala unutamıyorum.

SİLİVRİ’Yİ BİZE TEMİZLETECEKLERDİ 

Cezaevine ilk girdiğimizde Mümtaz’er Türköne hoca, birinci kural hasta olmamaktır; bunun da yolu hijyenden geçmektedir demişti. Biz de temizliğe ve hijyene aşırı dikkat ediyorduk. Ama bu konuda Faruk Akkan’la yarışmamız mümkün değildi. Her hafta koğuşta temizlik yapıyorduk, yerleri süpürüyor ve siliyorduk ama Faruk Bey’i bu kesmiyordu. Sadece koğuşu değil avluyu da çamaşır suyu ve deterjan ile yıkıyordu. Kovada deterjanı köpürtüyor ve bütün avluyu oto fırçası ile sabunluyordu. Tabii hortum olmadığı için ben de 5 litrelik su bidonlarını doldurup arkasından su döküyordum. Cezaevindeki her hareketiniz kameralar ile izleniyor. Bizim bu detaylı temizliğimizi de görüyorlardı. İlk başlarda çok sık hücremiz değişiyordu. Neredeyse 45 günde bir oda değişikliği oluyordu. Biz de Faruk Bey’e takılıyorduk, “Bunlar senin temizlik aşkını gördükçe bütün Silivri’yi bize temizletecekler,” diye.

NEZAKET İNSANI 

Bana “Faruk Akkan’ı nasıl tanımlarsın?” deseler kullanacağım tek kelime “nezaket” olurdu. Kendinden çok başkalarını düşünen bir insan Faruk Bey. Cezaevi mahrumiyetler bölgesi. Her isteğinizi her zaman, bazen de hiç, bulamıyorsunuz. Paranız ve imkanımız olsa bile alamıyorsunuz. Böyle bir ortamda bile Faruk Bey hep kendisinden çok etrafındakileri önemsedi. Bize terörist muamelesi yapan gardiyanlara bile nezaket ve saygı içinde davranıyordu. Sayım için gelen gardiyanlar ilk başlarda bizimle hiç konuşmuyorlardı. Faruk Bey geldiklerinde selamlıyor, giderlerken her defasından iyi günler diliyordu. Asık suratlı o infaz koruma memurları bir müddet sonra selam vermeye başladılar. Yemek getiren kişilere, kendini görüşe götürüp getiren tüm infaz memurlarına her defasında teşekkür edip iyi günler demekten imtina etmeyen biri Faruk Bey. Ve böyle bir insanı maalesef 3 yıldır çok büyük bir suçluymuş gibi içerde tutuyorlar.

O BİR KUR’AN AŞIĞI

Faruk bey, sadece iyi bir gazeteci değil aynı zamanda da bir Kur’an aşığı. 9 günümüzün geçtiği gözaltı odasına ben yedek tişört bile sokamazken o cep Kur’anı getirmişti. Ayakkabı bağımıza kadar her şeyimizi alan polisler, âşık olduğu Kur’an-ı Kerim’i yalvarmaları neticesinde ona vermişlerdi. Ve bu cep Kur’an’ını hiç elinden düşürmedi. Silivri cezaevinde, her gün bir saat belki de daha fazla avluda hem turluyor hem de Kur’an okuyordu. Beş altı günde bir hatim indiriyordu. Bir arkadaşımızın bir yakını mı vefat etti, yan hücrelerdekilerden okuyabilenler birkaç cüz alıyor, gerisini Faruk Bey tek başına tamamlıyordu. Mümtaz’er Hoca’nın annesi, Mehmet Gündem’in babası, benim babaannem vefat ettiğinde hep okuduğu hatimleri onlara hediye etti.

‘TERÖRİST’TEN DERS 

İki genç infaz memuru vardı. Bunlar hafızlık çalışıyorlarmış. Faruk Bey’in de hafız olduğunu öğrenince her karşılaşmalarında soru soruyorlardı. Hücremizden savunma kütüphanesine gidiyoruz, gardiyanın biri, sağa bakma, sola bakma, konuşma diye emirler yağdırırken diğeri şu cüzde takılıyorum nasıl ezberlemem gerek diye fikir danışıyordu. Bazen gülmemek için kendimi zor tutuyordum. O ise onlara yardımcı olmaktan hiç gocunmuyordu.

Cezaevinde yirmi iki ayımız beraber geçti. Benim için bir kardeşten öte bir dost oldu. O kadar iyi bir dost oldu ki, çıktıktan sonra çok defa eşimi çağırırken yanlışlıkla Faruk Bey demişliğim vardır. 30 Nisan 2018 günü mahkemede karar okunurken onun için 9 yıl dediklerinde o cümle yüreğime bir bıçak saplanmıştı. Kendim beraat etmiştim ama sevinmiş miydim? Nasıl sevinebilirdim ki, yüreğimin yarısı içerde kalmıştı. Mahkemeden önce eşime gönderdiğim şiirdeki gibiydim:

Hep diledim,

Bekledim.

Beklemek kara sabır,

Şimdi geldi O bahar,

Gitme zamanı kapıda;

Bir ayağım eşikte,

Diğeri geri koşar

Halim tuhaf

Kalbim ağır,

Neşem yok,

İstediğim hapisten çıkmak,

Gidersem gönlüm kalır

Kalırsam da gönlüm gider.

Gittim ama gönlüm içerde kaldı. Ve hala da orada…

ShareTweetShare
Plugin Install : Subscribe Push Notification need OneSignal plugin to be installed.

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

AKP’li ve cemaat mensubu müteahhitlerin akıbeti

AKP’li ve cemaat mensubu müteahhitlerin akıbeti

Şubat 21, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Sivil toplumu yok etmeye azmetmiş “Ahbap” devleti!

Şubat 21, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Bırak artık bu rant işlerini…

Şubat 14, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Yıl 2023, gösterin büyüklüğünüzü…

Şubat 14, 2023
Yüzde 49,9

Şahsın aleyhine kampanyalar!

Şubat 6, 2023
Bir aile nasıl kurtuldu?

Bir aile nasıl kurtuldu?

Ocak 17, 2023
Daha Fazla Haber
İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

Şubat 26, 2023
Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Şubat 26, 2023
Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Şubat 26, 2023
Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Şubat 26, 2023
Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Şubat 26, 2023
Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Şubat 25, 2023

İletişim

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

 

 

 

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
  • EN

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist