Zaman Avustralya
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
No Result
View All Result
Zaman Avustralya
No Result
View All Result
Ana Sayfa Yazarlar

Minyeli Abdullah’ın Türkiye’si!..

by Enes Cansever
Aralık 3, 2020
in Yazarlar
0 0
0
Başı bağlı yandaşlar, gerçekten de ‘Diliniz KABA, yüreğiniz TAŞ, vicdanınız YALAN ’mış…

HAFTANIN YORUMU

Ülkemizde gerçek anlamda bir paranoya yaşanıyor. Muhalifler, gammazlamıyor, Siyasal İslamcılar tarafından. İnsanlar, ihbar ediliyor ev sahipleri ve komşulara tarafından…

Farklı kavimlere ve kabilelere oksijen olan Anadolu,  Patagonya Cumhuriyetine çevrildi adeta…Yaşanan zulüm ve baskıları ancak Minyeli’nin romanı anlatır.

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

Bayrâm ve Ahd-u Peymânımız

Erdoğan’a “zor” sorular

Şubat 24, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Bu deprem bize ne öğretti biliyor musunuz?

Şubat 24, 2023

Bildiği gibi, Minyeli Abdullah kitabıyla, muhafazakâr kesimi romanla barıştıran ve buluşturan Hekimoğlu İsmail’in özellikle iki eseri benim için çok anlamlı: Minyeli Abdul­lah ve Derdimi Seviyorum.

Hekimoğlu’nun ilk kitabı; ‘Minyeli’yi, ortaokul yıllarımda okumuştum.

CHP eski Milletvekili sanatçı Berhan Şimşek’in hakkını vere­rek başrolde oynadığı bu filim, sınıf arkadaşım, Minyeli’nin adını taşıyan dostum Abdullah ile Emek Sineması’nda ağlatan ilk eser.

Yazara olan sevgimi ve başroldeki Şimşek’e karşı ilgimi bu eser tetikle­di diyebilirim.

Aradan yıllar geçse de, maalesef inananla­ra karşı yapılan zulüm ve iftiralar fazlasıyla güzel yurdumda her gün daha da katmerleşerek devam ediyor.

Şimdilerde yaşanan baskı ve baskınlar, Minyeli’nin döneminden daha acımasız ve vicdansız…

Türkiye’de yaşanan insanlık dışı uygulamalardan dolayı, Minyeli’yi bir kez daha izledim. Herke­sin de, yeniden bu bakışla izlemesini tavsiye ederim.

Çünkü zor şartlarda okuyup, değişik meslek sahibi olanlar, türlü iftara ve uygulamalar sonucu, cezaevine atılan 17 binden çok anne, 800’e yakın bebek, binlerce farklı meslek ve iş sahibinin yaşadığı dram,  Minyeli Abdullah’ın çektiğinden geri kalır tarafı yok.

Şimdi tarihin niye tekerrür ettiğini Minyeli’nin özelinde Türkiye’yi okuyalım.

Filmdeki Abdullah, Mısır Minye’de doğar.

Küçük yaşta babasını kaybeder.

Annesi zor şartlarda okutarak, memur olmasını sağlar.

Ortaokulda son sınıftayken tarih öğretmeniyle kavga eden Minyeli, okulu yarıda bırakıp Kahire’ye gider.

Ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirip su işlerinde memur olur.

Sonra evlenir.

Bu dönemlerde arkadaşlarıyla birlikte ev sohbetleri düzenlerler.

Bu sohbetlerin birinde evlerine bir baskın olur ve Abdullah tutuklanır.

Yaklaşık bir sene cezaevinde kalır.

Hakkında idam kararı çıkartılır ama kralın devrilmesiyle serbest bırakılır.

İngiliz idaresi döneminde Mısır’da yaşanmış olsa da benzer zulümler, Türkiye’de bütün şiddetiyle halen devam ediyor.

Türkiye’de bugün yapılan zulmün, filme konu olan dönemden geri kalır tarafı var mı?

Bir röportajında Hekimoğlu İsmail, Minyeli eserini yazma aşamasında çektiği sancıyı şöyle ifade ediyor; “Ümraniye’nin çöplüğüne gittim.

Çöplüğü dolaştım. Bir yüzü kullanılmış kâğıtları topladım.

Gizli yazıyordum bu romanı.

O devirde öyleydi.

Ailemden bile gizliyordum.

Hanım ve çocuklar uyuyunca, ben kalkıp yazıyordum.

Evvela yazılarımı saklayacak yerlerde hazırlardım.

Mesela helada su rezervinin kapağının altı.

Sonra buzdolabının yan kapağının vidalarını söküyor ve motorun oraya yazıları yerleştirip vidaları yine takıyo­rum.

Bir de bahçedeki kuyuya iple sarkıtıyordum.”

İşte o zifiri karanlık günlerin halinin romanlaştığı kitapların temelinde, ıstırap olmamış olsaydı okuyucu­ların üzerinde bu kadar tesir edemezdi galiba.

Yıl 1967.

Sıkıntılı günler…

Cehaletin koyu karanlığı içerisinde; kitap okuyanlara, hayatı anlamak, inandı­ğı gibi yaşamak isteyenlere tahammül yok!

Minyeli kitaplaştı.

Sıkıntıları dile getirdi ve milyonların duygularına tercüman oldu.

Yıl 1987…

Minyeli Abdullah yasaklandı.

Yazarı yargılandı.

Bir yıl sonra beraat etti. Ona olan ilgi, yıldan yıla katlanarak arttı.

Ülkemizde en çok baskı yapan, en çok okunan ‘klasiklerden’ oldu.

Filmi yapıldı, gişe rekorları kırdı.

O günlerden bugüne nice on yıllar geçti ama zalimde zulüm de bitmedi.

Sadece yüz ve adres değiştirdi. Çobanyıldızı, sabahın yaklaştığını gösterir.

Güne­şin doğmasına çok zaman var ama o yıldız müjde verir ‘sabah oldu’ diye.

Dertler, sıkıntılar, ıstıraplar, hayatın acı gerçekleridir.

Dünyanın harap ettiği ruhumuz çile merhemiyle tedaviyi gerektiriyor.

Adeta ümidin tükendiği, gözlerde fer, dizlerde derma­nın kalmadığı bir zaman diliminde yine Hekimoğlu İsmail, “Derdimi Seviyorum” eseriyle adeta imdada koştu.

Herkes derdinden şikâyetçiydi, o derdini se­viyordu veya sevdiriyordu.

Hekimoğlu şöyle diyor; ”Bahçenin suyunu kestiler, çiçekler soldu, meyveler döküldü ve yapraklar sarardı, dünya diken­lere kaldı. Kapının önüne gül diktim, sarmaşık ektim, gelip geçenlerin içi açılsın diye, insanlar gülleri kopardı.

Hayvanlar sarmaşıkları yedi, geriye yine dikenler kaldı. Mahsul bol mu, boldu, bir gün, bir sam yeli esti, yapraklar sap­sarı oldu, meyveler buruştu, dikenler bayram ediyordu. Yeşil yaprakların hepsi gitti, geriye sa­dece dikenler kalmıştı.

Yeşile düşman olanlar, dikenlere dost olmuştu. Yemyeşil kültürümüzü sam yeli aldı, son kalanları da kuzey rüzgârları dondurdu, dünya diken­lere kalmıştı.

Anladım ki “Derdimi sevmek”le işe başlamalıyım.

Birdenbire iç dünyamı bir çığlık dolaştı: ‘Çilesini çekmediğin şey senin değildir!’ dedi.”

Evet, Hekimoğlu’nun enfes dillendirdiği gibi; bundan yıllar önce çile çeken, bu uğurda ruhunun ufkuna yürüyen Seyyid Kutup’a özür diletme­ye çalışan Cemal Abdülnasırla, günümüzde Türkiye’de kendine muhalif olanlara karşı akla hayale gelmedik baskı, baskın ve zulüm yaşatan ikiyüzlü İslamcılar arasında ne farkı var ki?

 

Dün Kahire’de Minyeli Abdullah’ın evine baskın düzenleyenlerle, Türkiye’nin dört bir yanında, Sezaryanla doğum yapan kadınları kelepçeleyen, çıplak arayan, ahlaksız ve iffetsiz şekilde cinsel taciz ve işkencelerde bulunanlar arasında ne farkı var ki? e.cansever@zamanaustralia.com

ShareTweetShare
Plugin Install : Subscribe Push Notification need OneSignal plugin to be installed.

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

Bayrâm ve Ahd-u Peymânımız

Erdoğan’a “zor” sorular

Şubat 24, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

Bu deprem bize ne öğretti biliyor musunuz?

Şubat 24, 2023
Bırak artık bu rant işlerini…

KGB bir soba insanlar odun, öyleyse sürekli yanmalı!

Şubat 19, 2023
Başı bağlı yandaşlar, gerçekten de ‘Diliniz KABA, yüreğiniz TAŞ, vicdanınız YALAN ’mış…

3S rejimi: Sömüren, Semiren ve Söven rejimi!

Şubat 15, 2023
KAZANANLAR, KAYBEDENLER…

Enkaz bırakıp gidecekler!

Şubat 14, 2023
Savcı değil müneccim!

Deniz Baykal; Devletçi, hizipçi, Erdoğancı…

Şubat 12, 2023
Daha Fazla Haber
İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

Şubat 26, 2023
Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Şubat 26, 2023
Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Şubat 26, 2023
Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Şubat 26, 2023
Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Şubat 26, 2023
Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Şubat 25, 2023

İletişim

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

 

 

 

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
  • EN

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist