Zaman Avustralya
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN
No Result
View All Result
Zaman Avustralya
No Result
View All Result
Ana Sayfa Genel Gündem

Gazeteci Murat Aksoy, 421 gün sonra gelen özgürlüğü ve zindanda yaşadıklarını anlattı

by zmnaus
Aralık 15, 2018
in Genel Gündem, Röportaj
0 0
0

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

Yazar Mümtazer Türköne ilk kez konuştu: Elim kolum kelepçeliyken gördüğüm vefasızlık beni çök üzdü

Yazar Mümtazer Türköne ilk kez konuştu: Elim kolum kelepçeliyken gördüğüm vefasızlık beni çök üzdü

Ocak 28, 2023
Sanatçı Hozan Canê korkunç işkenceyi anlatmaya devam ediyor: Her yerden çığlık yükseliyor, her gece o genç kızların, ‘yapmayın’ sesleri geliyordu

Sanatçı Hozan Canê korkunç işkenceyi anlatmaya devam ediyor: Her yerden çığlık yükseliyor, her gece o genç kızların, ‘yapmayın’ sesleri geliyordu

Ocak 16, 2023
  • mail gönder
  • yazdır
  • büyütküçült


Gazeteci Murat Aksoy, 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminin ardından cemaat soruşturması kapsamında haberleri, Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek örgüt adına suç işlediği iddiasıyla 3 Eylül 2016’da tutuklanmıştı.

Aksoy, aralarında müzisyen Atilla Taş’ın da bulunduğu 29 gazeteci ve muhabirle birlikte ilk kez mart ayında hâkim karşısına çıktı.Aksoy ve Taş’ı Eylül 2016’da tutuklayan 1. Sulh Ceza Hâkimi İbrahim Lorasdağı’nın başkanı olduğu İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, savunmaların ardından Aksoy ve Taş’ın aralarında bulunduğu 21 kişiyi 31 Mart’ta tahliye etti. Ancak 21 kişi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın gece yarısı soruşturması ile cezaevinden çıkarılmadan gözaltına alındı ve bu kez de darbeye teşebbüs suçlaması ile tutuklandı.Tutuklanmalarıyla cezaevinde darbeye teşebbüs ettiği iddia edilen ilk gazetecilerden olan Aksoy, 24 Ekim’de ikinci kez tahliye edildi. 421 gün sonra özgürlüğüne kavuşan Aksoy ilk defa konuştu. Aksoy, Silivri Cezaevi’nde Atilla Taş ve Gökçe Fırat ile birlikte kaldığı hücredeki yaşamını ve cezaevinin uyguladığı tecridi anlattı.

– Atilla Taş ve Gökçe Fırat ile kalmak nasıl bir histi?

Normalde 421 gün. OHAL koşullarında bu süreyi 2, hatta 3 ile çarpmak mümkün. 2 ayda bir gerçekleşen açık görüş, mektup yasağı… Hayatında birbiriyle hiç görüşmemiş, birbirini tanımayan 3 kişiydik. Üçümüz de daha laik yaşam tarzına sahip olduğumuzdan aynı hücreye konulmuş olabiliriz. 3 farklı kişiliği olan insan idik. Bir ev arkadaşlığı gibi değil, zorunlu bir haldi. Düşünsel ve hayata bakış, laiklik ve sekülerlik dışında hiçbir ortak yanımız yok. Gökçe ile siyasi olarak farklı bir yerdeyim. Atilla ile aynı partiden olmanın getirdiği bir yakınlık var ama gene siyasete ve dünyaya bakış anlamında pek çok farklılığımız vardı. Zaman zaman oturup bazı konuları tartıştık ama birbirimizi ikna etmek için değil, bir fikir alışverişi olarak yaptık.

3 ay sonra yerleştim

– Ne kadar sürede alıştınız birbirinize?

Herhalde 2. aydan sonra. 2. aydan sonra normal bir düzene geçtik. OHAL nedeniyle televizyonumuz ve buzdolabımız 24 gün sonra, ilk gazetemiz 40 gün sonra geldi. İlk ay yalnızca Hürriyet verdiler. Ben hep “herhalde ilk ay çıkarım, ikinci ay çıkarım, üçüncü ay çıkarım” diyordum. Benim açımdan hep umut ve umudun yarattığı belirsizlik vardı. O yüzden ilk 3 ay yarın gidecekmişim gibi yerleşmedim bile. Her an eşyalarımı toparlarım umudundaydım. O yüzden ne düzenli bir okuma yaptım ne düzenli bir yazma yaptım. 3 ayın sonunda bu iş uzayacak yavaş yavaş yerleş moduna geçtim.

60. gün, 60 dakika

– Çocuklarınızı cezaevinde ilk ne zaman gördünüz?

60. günde sadece 60 dakika görebildim. Eşim, oğlum, kızım ve iki ağabeyim gelmişti. Onlarla geçirdiğim her dakikayı olabildiği ölçüde hafızama kaydedip içeriye girdiğimde bir sonraki açık görüşe kadar onları hayal ediyordum. Bir süre sonra fotoğraf yasağı kalktı. 10 tane fotoğraf verdiler, onları başucuma koydum. Her gece yatmadan önce ve sabah uyandığımda bazen hüzünlü bazen mutlu bakıp, “Bugünler geçecek” diyordum. Bugünler geçecek ve ileride çocuklarıma “Bu zor dönemde babanız gazeteciydi” diyecekler. Kızım ve oğlum “Babamın yazdıkları ortada, onunla gurur duyuyoruz” diyecek. Beni 421 gün ayakta tutan bu duygu oldu.

Koğuş hiç değişmemişti

– Mart ayında tahliye olduğunuz gün tekrar gözaltına alınmıştınız. Son tahliyenizde siz cezaevinden çıkana kadar tanıdıklarınız yürekleri ağzında bekledi.

31 Mart’ta tahliye olduğumuzda eşyaları topladık, yatağımın başucuna kurşun kalemle “Zaten gereksizdi, bitti” yazdım. 17 gün sonra aynı koğuşa girdiğimizde çıktığımız gibiydi koğuş, hiç girilmemişti. Çayın kalan demi küflenmişti. İlk iş o yazıyı
silmekti. Belki altına “bitmemiş” yazmam gerekirdi. Son tahliyemizde de yalnızca “bitti” yazdım. Darbeye teşebbüs suçlamasından daha ağır bir suçlama olsaydı bu kez de aynı şeyin olma ihtimali aklıma gelirdi.

– Çocuklarınız nasıl tepki verdi sizi gördüklerinde?

Tahliye olmama rağmen söylemedik kızım Duru’ya. Daha önceki tahliyemde çok beklemiş çünkü. Arkadaşında kalıyordu son tahliyemde. Önce telefonla konuştuk, “Babacığım” deyip ağladı. Gecenin bir buçuğunda aldık arkadaşından. Sokakta sarıldık. “Çok özledim seni” dedi. Oğlum Ali Emre ben geldiğimde uyuyordu. Sabah uyandığında garip garip baktı, tanıyamadı. Ortamıza aldık. Annesine sarılıyor, dönüyor bana bakıyordu. Annesine sarılıp uyumaya çalışıyor ama merak edip dönüyordu. Sabah kahvaltıya geçtiğimizde kollarımdan bacaklarımdan öptü. 2 gündür baba demeye başladı. Hemen benimsedi.

– Neyi özlediniz dışarıda?

Çocuklarımı özledim. İstediğim şarkıyı istediğim sırayla dinlemeyi özledim. Şehriban’a müzik listesi yolluyordum. Onun dışında yazı yazmayı özledim. İçeride bir roman yazdım. İçinde duygu da var, hapislik de var, hesaplaşma var. Alevilik üzerine bir kitabım var. Bir tane de hapishane duygusu anlatan yazılardan oluşan kitap var.

– Sabah kalktığınızda ‘neredeyim’ dediniz mi?

Tabii, alışamadım. Hapishaneden çıktığım andan itibaren hiçbir şeye alışamadım. Gördüğüm her şey bana yabancı idi. Yollar, ağaçlar, ışıklar. Eve de alışamadım. Televizyonu açmaya çalıştım, başaramadım. Televizyonu açınca çok şaşırdım, o kadar net ve büyük geldi insanlar. Orada küçücük bir ekrandı çünkü. Cezaevinde betondu bizim hayatımız. Şehriban’a (eşi) ayakkabılarımı göndermiştim. ‘Altında toz, toprak yok’ dedi. Çünkü 421 gün boyunca betonda yürüdük. 8 metrelik beton blokların içindeydik. Üçüncü ayda üzerimize dikenli tel gerdiler. Grup Yorum’un bir şarkısı var “Hayat yeşilde, yeşil yosunda, yosunlar boy veriyor kuytuluklarda” diye. Hapishaneye girdiğimde o nakaratı bir kez daha anladım. Çünkü yosun hayat bulabildiği en ufak nemde bitiyor. Murat Sabuncu’nun 7 adımda benim 10-11 adımda aldığım avluda tuvalet giderinin bulunduğu yerde yosun vardı. Mazgalın etrafında yonca bitmişti. Hayata dair tek şey o yosun ve yonca idi.

– Tutuklu gazetecilerin duruşmalarını takip edecek misiniz?

Tabii ki. Bundan sonra tutuklu gazetecilerin, akademisyenlerin davalarını takip edeceğim. Çünkü bizi ayakta tutan bu dayanışma idi. Bu dayanışma hem ailemi ayakta tuttu, en önemlisi beni içeride ayakta tuttu. Cumhuriyet gazetesinin, Evrensel gazetesinin, Aydın Engin’in, Ahmet İnsel’in, Fatih Polat’ın bizden bahsettiği bütün sayfaları sakladım. Mesleğimi yapıp yapamayacağımı bilmiyorum. İmkânlarımız ölçüsünde dayanışmanın parçası olacağız. Sivil toplumcular ‘Bir aktivist kazandık’ diyor eşim için. O kadar güçlü durdu ki, yalnızca anne baba değil benim elim ayağım oldu. Hakkını ödemek çok zor.

– Orada zor olsa da en mutlu olduğunuz an ne idi?

Kendimi en iyi hissettiğim anlar cuma günleri idi çünkü açık ve kapalı görüş vardı. Koğuşun kapısı 3 mekanizmayla açılıyordu. O kapının her açılışı, dışarıya her adımım bir umuttu. 10 dakika bile koğuştan çıkmak özgürleşmekti. Çünkü sevdiğim birine gidiyordum. 367 gün sonra bilgisayar kullanma hakkı verdiler. Orada ilk defa klavyeye dokundum. Önce sevdim klavyeyi. Dedim ki “hep senin yüzünden.”

– En kötü zamanlarınızı sorsak…

İlk tutuklandığımda “itiraz ile 19 Eylül 2016’ya kadar çıkarım” diyordum. Kızım okula başlayacaktı o tarihte. Çıkamadım. O sabah onun uyandığı saatte uyandım ve mektup yazdım kızıma. O mektubu da gönderemedim, yasak olduğunu bilmiyordum, iade de etmediler. Şu anda cezaevinde. Aynı şeyi bu yılın 11 Eylülü’nde de yaşadım. En kötü şeyler kaçırdığım özel günlerdi. 30 Ağustos 2016’da gözaltına alındım. O gün Ali Emre’nin sünneti vardı. 2 gün sonra eşimin doğum günüydü, kaçırdım. 30 Eylül’de benim doğum günümdü, yalnızdım. 24 Aralık’ta kızımın doğum günüydü, kaçırdım. 28 Ekim evlilik yıldönümümüzdü, kaçırdım. Bütün bu günler için görüş günleri öncesinde beyaz tişörtlerime mesajlar yazdım. Açık görüşte gömleğimi açıp okuttum. Yasaktı böyle şeyler.

Nasılsın demek bile yasak

Duruşmadan 3-4 gün önce Şahin Alpay’ı gördüm cezaevinde. Sabahları gardiyan eşliğinde dolaştırıyorlar onu. Nasılsın demek bile yasak. Bir şiir vardı yıllar önce okuduğum. Sözleri sanırım şöyleydi: “Bulutlara da çok kızıyorum. Bizi ve her şeyi gördükleri halde hâlâ bembeyazlar.” Biz de o kadar acı çektik ki… Bu acılardan kısmi olarak kurtuldum. Şu anda aynı acıları yaşayan mesleği gazetecilik olan volta atan insanlar var. Ben şu an rahatça çay içiyorum ama içerideyken çayı ajda bardakta içebilmenin nasıl bir duygu olduğunu hayal ettim. Oradaki mutluluk olsa bile tutuklu bir mutluluktu.cumhuriyet

ShareTweetShare
Plugin Install : Subscribe Push Notification need OneSignal plugin to be installed.

Bu Haberler de İlgini Çekebilir

Yazar Mümtazer Türköne ilk kez konuştu: Elim kolum kelepçeliyken gördüğüm vefasızlık beni çök üzdü

Yazar Mümtazer Türköne ilk kez konuştu: Elim kolum kelepçeliyken gördüğüm vefasızlık beni çök üzdü

Ocak 28, 2023
Sanatçı Hozan Canê korkunç işkenceyi anlatmaya devam ediyor: Her yerden çığlık yükseliyor, her gece o genç kızların, ‘yapmayın’ sesleri geliyordu

Sanatçı Hozan Canê korkunç işkenceyi anlatmaya devam ediyor: Her yerden çığlık yükseliyor, her gece o genç kızların, ‘yapmayın’ sesleri geliyordu

Ocak 16, 2023
Bahadır’ın babası KHK’lı Nurettin Odabaşı: Oğlum ölüme giderken üzerinde tişörtüm vardı

Bahadır’ın babası KHK’lı Nurettin Odabaşı: Oğlum ölüme giderken üzerinde tişörtüm vardı

Ocak 15, 2023
İhraç terör Savcısı: IŞİD’lileri niye bırakmadın’ diye hakkımda yakalama kararı var

İhraç terör Savcısı: IŞİD’lileri niye bırakmadın’ diye hakkımda yakalama kararı var

Ocak 13, 2023
Rabia işaretinin kullanım süresi bitti: Türkiye, 34 Müslüman Kardeşler üyesini tutukladı

Tayyip Erdoğan terör saldırısı üzerinden seçimlerde oy istedi: Şehit edilen yavrumuzun kanını, sandıkta da bırakmayalım!

Kasım 25, 2022
Deniz Kuvvetleri çalışanı, 15 Temmuz’u anlattı: Karargâhta o işkenceci Ali Türkşen, SAT personeliyle geziyordu

Deniz Kuvvetleri çalışanı, 15 Temmuz’u anlattı: Karargâhta o işkenceci Ali Türkşen, SAT personeliyle geziyordu

Kasım 20, 2022
Daha Fazla Haber
İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

İşte biz buna siyasal islamcı devlet aklı diyoruz…Kızılay’ına bak Devletini tanı

Şubat 26, 2023
Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Kızılay’ın CEO’su Deniz Feneri’nden yargılandı, beraate ilk tebrik SADAT kurumundan geldi

Şubat 26, 2023
Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Kızılay, deprem sonrası AHBAP’a 46 milyon TL’lik çadır satmış

Şubat 26, 2023
Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Gergerlioğlu,Sydney’deki BM toplantısından dünyaya seslendi: Bırakın hukuk devletini, devlet bile yok

Şubat 26, 2023
Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Fenerbahçe tezahüratı: Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan!

Şubat 26, 2023
Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Nurdağı’nda binaları yıkılan AKP’li müteahhit Yunus Kaya tutuklandı

Şubat 25, 2023

İletişim

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

 

 

 

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
  • EN

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Yazarlar
  • Dünya
  • Politika
  • Ekonomi
  • Röportaj
  • Spor
  • Zulüm Günlüğü
  • Video Haberler
  • Diğer
    • Uzak Doğu
    • Avrasya
    • Avrupa
    • Amerika
    • Ailem
    • Teknoloji
    • Konuk Yorum
  • EN

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist