Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonalsosyalist Yeraltı (NSU) adlı terör hücresine yönelik soruşturmada yeni bir skandal ortaya çıktı.
Alman iç istihbarat örgütü Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin görevlendirdiği bir polisin, emniyet operasyonlarını Thüringer Heimatschutz adlı Neonazi örgüte sızdırdığı tespit edildi. Köstebek polisin bilinmesine rağmen hakkında işlem yapılmadığı, hatta terfi ettirildiği belirlendi. Cinayetleri soruşturan eyalet araştırma komisyonunun başkanı Dorothea Marx, “Skandalı araştırma konusunda bize yeterince yardımcı olmuyor.” diyerek eyaletin İçişleri Bakanı Jörg Geibert’in istifasını istedi.
Neonazi terör örgütünün yıllarca yakalanmadan yer altında nasıl saklandığı merak konusuydu. Alman istihbaratının Thüringen şubesinin özel koruma kasalarında bulunan belgelere göre Sven T. isimli bir polis memuru, Thüringer Heimatschutz adlı Neonazi grubunun buluşmalarına katılıp aşırı sağcıların sempatizanı olduktan sonra, polisin operasyonları konusunda önceden bilgi sızdırmış. Alman Der Spiegel dergisinin haberine göre, istihbarat raporlarına rağmen söz konusu polis memuru hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadığı gibi, Thüringen Anayasayı Koruma Dairesi’nde muhbir yöneticisi görevi verildiği de ortaya çıktı. Bu polis, ancak, Neonazi terörünün ortaya çıkmasından sonra görevden alınmış.
Söz konusu belge ve iddialar, Neonazi katillerin cinayet olaylarındaki siyasi sorumluları araştıran Federal Meclis’in Araştırma Komisyonu’nu kızdırdı. Konu hakkında açıklama yapan Sosyal Demokrat Partili Milletvekili Dorothea Marx, bu belgelerin yıllarca çekmecelerde kaldığını söyledi ve Thüringen İçişleri Bakanlığı’na Neonazilere bilgi sızdırma işleminden haberdar olduğu suçlaması yaptı. Milletvekili, Thüringen İçişleri Bakanlığı’nın geçen hafta Neonazi sempatizanı muhbirin Neonazi terör olaylarından sonra polislik görevine geri döndüğünü doğruladığını kaydetti. Marx, açıklamasında, talep ettikleri bilgilerin kendilerine parça parça iletildiğini, Bakan Geibert’in kendilerine destek vaadinde bulunmuş olmasına rağmen uzunca bir süre herhangi bir yardım görmediklerini ifade ederek, “Geibert’in koltuğunu terk etme zamanı gelmiştir.” dedi. Neonazi cinayetlerinin ortaya çıkarılmasının ardından, ardı ardına skandallar patlak vermişti. NSU adlı terör hücresinin cinayetleriyle ilgili olarak Alman iç istihbaratının (BfV), araştırma dosyalarını, örgütün tespit edilmesinden bir hafta sonra imha ettiği ortaya çıkmıştı. Soruşturma sırasında istihbarat teşkilatının birçok elemanının, aşırı sağcı örgütlerle ilişkisi olduğu da anlaşılmıştı. Bunun yanında cinayetleri işleyen örgüt elemanlarının, BfV aracılığıyla kimlik ve pasaport temin ettikleri, istihbarattan para aldıkları iddiaları dile getirilmişti.
NPD’nin yasaklanması çağrısı
Öte yandan, Hamburg Eyaleti Başbakanı Olaf Scholz, aşırı sağcı Almanya’nın Milliyetçi Demokratik Partisi’nin (NPD) yasaklanması konusunda eyalet hükümetlerinin Anayasa Mahkemesi’nde tek başlarına dava açabileceklerini söyledi. Scholz, Die Welt gazetesine yaptığı açıklamada, daha önce yapıldığı gibi bir yasaklama talebi davasının 16 eyaletin temsil edildiği yasama kuruluşu olan Almanya Federal Konseyi, Federal Meclis ve Alman hükümeti tarafından birlikte açılmasını arzu ettiğini belirterek, “Ama bu mümkün olamazsa, eyaletler tek başına da hareket etmeli.” şeklinde konuştu. Bundestag Başkan Yardımcısı Katrin Göring-Eckardt ise aynı gazeteye yaptığı açıklamada, Bundesrat’ın tek başına hareket etmesine karşı olduğunu ifade ederek, bir yasaklama davasının ikinci kez başarısız kalmasının NPD’yi daha da güçlendireceğini savundu.