Tarihçi Talha Uğurluel; “Gece karanlık çökünce savaş duruyor. Aradaki mesafe 8 metre. Aralarındaki her hareketi hissedebiliyorlar. Avustralya – Yeni Zelandalıların bulunduğu siperde gece gitar çalıyorlar, bizimkiler de dinliyorlarmış. Şarkı bitince bazen bizimkiler alkış tutarlarmış. ”dedi.
Tarihçi-yazar Talha Uğurluel ve araştırmacı-yazar H.Basri Sütlü, katıldıkları programda bir programda, tarihi belge ve hatıralara dayanarak Çanakkale Savaşlarında yaşanan olağanüstü halleri anlattı. H.Basri Sütlü, Çanakkale Savaşı’nın sonlarına doğru dönemin âlim zatları ile 4 büyük gazetenin sahiplerinin cepheye giderek Mustafa Kemal Atatürk’le görüştüğünü, gazilerin hatıralarını dinleyerek burada kazanılan olağanüstü başarının nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalıştıklarını söyledi. H.Basri Sütlü, “Üryanizade Ali Vahit Efendi bunları anlatıyor. ‘Oraya vardığımızda komutan bizi karşıladı ve bize çarpışmaları anlattı. Çok önemli başarılar elde edilmişti. ‘Siz Allah için burada çok büyük bir gayret ortaya koydunuz, çok önemli başarılar elde ettiniz’ deyip teşekkür etmek istedik. Komutan dedi ki, ‘Efendiler siz ne diyorsunuz? Biz burada olağanüstü haller gördük. Harikalar seyrettik. Öyle hadiseler oldu ki buna akıl da fen de bir şey diyemez.” dediğini aktardı.
Üryanizade Ali Vahit Efendi’nin hatıralarında, Mustafa Kemal’i ziyaretinin de yer aldığını anlatan Sütlü, ” Herkesin bildiği gibi, Atatürk’ün saatine şarapnel isabet eder. Normalde bir şarapnel parçası çok ölümcül bir hadiseye sebebiyet verir. Ama burada Atatürk’ün göğsüne gelen şarapnel, saatine isabet eder. Saat parçalanır ama Atatürk’e bir şey olmaz Peki, bu inayet-i ilahi değil midir?.” diye konuştu.
Araştırmacı yazar Talha Uğurluel, “Büyük Britanya, sömürgesindeki ülkelerden asker toplayıp buraya getiriyor. ‘Biz Müslüman’ız ve burası payitaht toprakları’ demek için bir sürü taktikler uyguladılar. Mesela Esat Paşa’nın, sabah erken saatlerde sesi güzel gençleri ön saflara dizip ezan okutturduğunu biliyoruz ” dedi.
CEPHEDEN CEPHEYE TÜRKÜ İSTEKĞİ
Uğurluel, karşılıklı siperlerin yaklaşık 8 metre olduğu Bombasırtı’nda, Türk ve Anzak siperleri arasındaki karşılıklı alışverişlerden de bahsetti. Talha Uğurluel, “Gece karanlık çökünce savaş duruyor. Aradaki mesafe 8 metre. Aralarındaki her hareketi hissedebiliyorlar. Avustralya – Yeni Zelandalıların bulunduğu siperde gece gitar çalıyorlar, bizimkiler de dinliyorlarmış. Şarkı bitince bazen bizimkiler alkış tutarlarmış. Karşı taraftakiler de tabii şaşırır. ‘Bunlar ne biçim insanlar’ diye. Bazen de bizim askerimiz bir türkü patlatıyor, karşı taraftan alkışlar. Burada manidar olan şu. Türkü okunuyor, alkış yapılıyor, bazen de istek yapılıyor. Kağıda yazıyorlar, taşa sarıp bu tarafa atıyorlar. Bizimkiler alıp okuyor, ‘Dün akşam söylediğiniz o güzel şeyi tekrar söyler misiniz?’ Bizimki bir daha okuyor, yine alkışlar. Aradan birkaç gün geçiyor, istek yaptıkları halde Türkü okunmuyor. Anzak tarafından bir kağıda yazıp atıyorlar; ‘Kaç gündür istediğimiz halde, o güzel şeyleri neden söylemiyorsunuz?’ Bizimkiler alıp okuyorlar, sonra, ‘Çünkü siz, 3 gün önce o güzel sesli askerimizi vurdunuz’ yanıtını yazıp atıyorlar” şeklinde konuştu.
BOZULMAYAN ŞEHİT CENAZELERİ
İstanbul’da bulunan cenazesi bozulmamış şehitle ilgili bilgi veren Talha Uğurluel, “Bu hadise, merhum Mehmet Akif’in kabrine çok yakın. Edirnekapı Şehitliğinde. 1971 yılında, Edirnekapı Kabristanı’nın önündeki yolda bir çalışma var. Kabristan arkaya doğru küçültülüyor. Çalışmalar sırasında kabir açılıyor. Açıldığında bu cenazenin hiç bozulmadığı görülüyor. Aslında bu tarz manzaralara biz Gelibolu’da da rastlıyoruz” şeklinde konuştu. iha