BARDO & ERCI LAWYERS Hukuk Bürosu Yönetim Kurulu Başkanı Av.Seyit Erciyas; “Avukatla görüşmenin çok masraflı olacağını düşünenler çok. Ama biz örneğin ilk görüşmelerden hiç bir ücret talep etmiyoruz. Yardımcı olabilmek için de elimizden geleni yapıyoruz. Eğer hukuki anlamda bir durum söz konusu ise o aşamadan sonra konuşup durumu değerlendiriyoruz.”dedi.
İlk sorumuza, sizi tanıyarak başlayalım isterseniz.
Penly Essendon Grammer’den mezun oldum. Sonrasında Melbourne La Trobe Üniversitesi’nde Ticaret Hukuku okudum. Ardından ilk olarak muhasebeci olarak işe başlayarak 3 yıl çalıştım. Daha sonra Yunanlı bir avukatın yanında stajyer olarak kariyerime başladım.
Muhasebeci olmayı neden tercih ettiniz?
Aslında üniversiteden sonra muhasebeci olmak istiyordum. Zira içinde olduğum bir arkadaş gurubunun neredeyse tamamı bu işi yapıyordu. Pek çok büyük şirkette işe başvurdum. Sanıyorum onuncu iş başvurusunda başarılı oldum. Bu açıdan çok sabırlı olmak ve kontakları çok iyi kullanmak gerekiyor. Yunanlı avukat daha önceden babam ile tanışıyordu. Bu vesileyle iş buldum. Başlangıç yapabilmek adına benim için çok iyi oldu.
Göçmen ve ilticayla ilgili Avukatlık işleriyle de meşgul oluyorsunuz sanırım?
Evet, ama bu işe şirketimizdeki başka elmanlar bakıyor. Benim alanıma girmiyor. Biraz daha kurumsal olarak çalışıyoruz. Herkes bir alanla meşgul.
Her konuda olduğu gibi, sizin meslekte de daha güçlü olmak gerekiyor. Birbirine yakın Avukatların gücünü birleştirmesini nasıl görüyorsunuz?
Bu çok iyi bir şey olur. Ama maalesef böyle bir oluşum yok. Müslüman olan avukatların bir dernek çalışması var. Ara ara toplantıları oluyor. Ancak Türk kökenli avukatların böyle bir girişimi yok. Keşke olabilse. Bizlerde kendi aramızda bu tür oluşumlara gidebilsek. Gücümüzü birleştirebilsek… Yalnız şahsi anlamda NSW ve Queensland eyaletlerinde çalıştığımız fikir alışverişinde bulunduğumuz iki Türk avukat arkadaşımız var. Yani diğer eyaletlerdeki arkadaşlarla bazen davalarımızı karşılıklı olarak birbirimizle paslaşıyoruz.
Avustralya çok değişik toplumlardan göç alan bir ülke. Haliyle göçmen toplumundan oluşuyor. Genel anlamda insanlar kendi hukuki mevzuatlardan haberdarlar mı? Yasal haklarını biliyorlar mı?
Genel olarak bu ülkedeki insanlarımız hukuki mevzuat ve bu kanunların kendilerine bakan yönleri hakkında çok bilgili değiller. Bu durum herkes için geçerli. Melbourne’un bu bölgesindeki Avustralya toplumunun genelinde, özellikle de bireysel hukuki haklar anlamında çok bilgili olduğunu söyleyemeyiz. İnsanlarımızı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Onları en kısa yoldan problemleri ile alakalı kurumlara yönlendirmemiz gerekiyor. Ama daha önce temelden gelen iyi bir eğitim gerekiyor. Mesela Legal Aid diye bir kurum var. Ancak çoğu insanımız bundan haberdar değiller. Orada başvuranlara yardım amacıyla Türkçe, Arapça yâda başka dillerde konuşan tercümanlar var. Bir de avukatla görüşmenin çok masraflı olacağını düşünenler de çok. Ama biz örneğin ilk görüşmelerden hiç bir ücret talep etmiyoruz. Yardımcı olabilmek için de elimizden geleni yapıyoruz. Eğer hukuki anlamda bir durum söz konusu ise o aşamadan sonra konuşup durumu değerlendiriyoruz.
Burada yetişmiş 3. Kuşak genç bir avukat olarak genç hukukçulara ne gibi tavsiyeleriniz var?
En önemlisi sabırlı olmak. Mesleğe erken dönemde çevre edinerek başlamak. İçinde bulundukları çerçeveyi genişletebilmek çok önemli. Çünkü Avukatlık mesleği de diğer sektörler gibi çevre demek. Çevre edinmek illaki hukuk alanıyla sınırlı tutmamak lazım. Farklı farklı kesimlerden olabildiğince fazla insan tanımak çok avantajlar sağlayabilir, imkânları genişletebilir.
Genel anlamda Avustralya’da başta kendi toplumumuz olmak üzere boşanma davalarında ciddi bir artış söz konusu.
Ben bunu toplumun özellikle Türkiye’den gelenler açısından, ailevi sıkıntılar konusundaki çözüm üretebilecek kurumlara ve girişimlere karşı çok utangaç kalmalarına bağlıyorum. Yani problem varsa çözüm de var. Ama onlar bu sabrı göstermek ve çözüm arayışları içine girmek yerine, sorunları akışına bırakıyorlar. Problemler büyüyor ve boşanmaya kadar giden bir sürecin içine giriliyor. Bir de kanunların kendilerine sağladıkları hakları öğrendikten sonra boşanma amaçlı başvurularda artışlar oluyor.
Anlaşmazlıkların yoğunlaştığı yer neresi?
İletişim yokluğu. Bir de uyuşturucu, alkol ve kumar bu sorunların arkasında yatan en büyük sorunu oluşturuyor aslında. Özellikle gençlerimizi bu konuda büyük bir tehlike bekliyor. Boşanmanın en büyük nedeni ev içi şiddet olarak karşımıza çıkıyor. Ama bunun arkasına baktığınız zaman alkol, kumar ve uyuşturucunun çok önemli etkenlerden birisi olduğunu da görebilirsiniz.
Adli Yıl açılışı, Sydney’de Gelibolu Camii’nde yapıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Adli yıl açılışının bir camide yapılması bu ülkedeki çokkültürlülük anlayışının neden bu kadar başarılı olduğunu da açıklıyor. Ben bu tür girişimleri birleştirici ve karşılıklı hoşgörü anlayışının önemli göstergeleri olarak görüyorum.