Amerika merkezli dünyaca ünlü gazete Washington Post’ta yayınlanan bir makalede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “demokrasinin bekçileri” olan gazetecileri susturmaya devam ettiği ifade edildi.
Gazetede ünlü filozof, dilbilimci ve tarihçi Prof. Dr. Noam Chomsky ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire imzasıyla yayınlanan makalede, G20 Zirvesi’ne uygulanan akreditasyon ayıbından, İpek Koza’ya ait medya şirketlerine el konmasına, seçimin hemen ardından Nokta Dergisi editörlerinin tutuklanmasından, Can Dündar’ın terörizm suçlamasıyla yargılanmasına kadar bir çok konuda eleştiriler getirildi.
Makalede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gazetecileri “demokrasinin bekçileri” olarak kabul ettiğine dikkat çekildi. Ülkeyi kontrol etmek isteyenlerin eleştirilerden rahatsız olmamak için gazetecileri susturmaya kalktığı vurgulandı.
ERDOĞAN ÖZGÜRLÜK YAKARIŞLARININ SORUMLUSU
“Erdoğan özgürlükleri yasaklamanın ustasıdır” ifadesinin kullanıldığı makalede, Antalya’da yapılacak G20 Zirvesi’ni dünyadan çok sayıda gazeticinin takip edeceği ancak Türkiye’de bazı medya kuruluşlarına akreditasyon uygulandığı ifade edildi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün ‘Dünya Basın Özgürlüğü’ indeksinde Türkiye’nin 180 ülke arasında 149. olduğuna dikkat çekilerek, “Türkiye’de muhalif medyada yer almak zararlı bir alışkanlık oldu.” ifadesine yer verildi.
İpek Holding’e bağlı medya şirketlerine seçimden 4 gün önce el konduğuna dikkat çekilen makalede, “Yönetim alındıktan sonra 71 gazeteci kovuldu. Bu medya kuruluşları karikatüre kayan yeni bir editoryel çizgi takip etti. Bugün ve Millet gazeteleri, ön sayfalarını kaplayan Erdoğan fotoğrafına, ‘Türkiye Tek Yürek’ ve ‘Halkın içinden bir Cumhurbaşkanı’ şeklinde başlıklar kullandı” denildi.
GAZETECİLİK ÖLDÜRÜLÜYOR
Türkiye’de gazeteciliğin öldürüldüğünün ifade edildiği makalede, Nokta Dergisi editörlerinin, “Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik”, Can Dündar’ın ise terörizm ile suçlandığına dikkat çekildi.
Makalede, Twitter’dan içerik kaldırma talepleri, YouTube dahil internet sitelerinin kapatılmasının sıradanlaştığı dile getirildi. İfade özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar, devleti koruyan ve polis şiddetini cezasız bırakan yargı kültürünün askeri vesayetten miras kalan uygulamalar olduğu belirtildi.
G20 ülkelerinin Suriyeli mülteci kaosunu engellenmesi için istikrarlı bir Türkiye’ye ihtiyacının olduğuna vurgu yapılan makalede, “Türk hükümeti tansiyonu artırmaya son vermeli ve bunun için gerçeklerin söylenebilmesi önemli. Demokratik tartışmalara tekrardan bir alan açmak ülkenin istikrarı için zorunlu. Bilgi özgürlüğü bu çözümün bir parçası” ifadesi kullanıldı.