HDP
Sözcüsü Ayhan Bilgen, Efrin’e yönelik tahammülsüzlüğün bu ülkeyi yöneten
“beyinsizliğin” dışa vurumu olduğunu belirterek, 7 Haziran’ın HDP
için ulaşılacak son nokta olmadığını bunu aşabilecek bir pozisyona sahip
olduklarını söyleyerek;” Kuran, ‘İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin?’ der”
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 11 Şubat’ta Ankara Arena’da
gerçekleştireceği 3’üncü Olağan Kongresi hazırlıkları kapsamında Çukurova Bölge
Konferansı’nı yaptı. Şirin Park Otel’de düzenlenen konferansa, HDP Eş Genel
Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ve HDP Adana
Milletvekili Meral danış Beştaş’ın yanı sıra Çukurova kentlerinden il ve ilçe
yöneticileri katıldı. “Dünden yarına aynı kararlılıkla. Geçmişten geleceğe
aynı cesaretle” ile “Dirençliyiz, güçlüyüz, kararlıyız”
pankartlarının asıldığı konferansta, tutuklu HDP’li vekillerin fotoğrafları ve
parti bayrakları asıldı. Divan oluşumu ardından konferans, saygı duruşuyla
başladı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkan
Yardımcısı Nadir Yıldırım, 6 Ocak’ta başlattıkları bölge konferanslarının bugün
sonuncusunu Çukurova’da gerçekleştirdiklerini belirtti. Sınırlı sayıda delege
ile konferanslarını yaptıklarını ifade eden Yıldırım, bu konferanslardan çıkan
sonuçla kongrede yeni dönem politikalarını belirleyeceklerini söyledi.
MEZARLIKLARA
YÖNELİK SALDIRILARA TEPKİ
Ardından konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise, genel siyasal
sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tüm katılımcıları selamlayarak
sözlerine başlayan Bilgen, her gün yeni bir mezarlık saldırısının gündeme
gelmesine tepki gösterdi. Bilgen, “Değerli arkadaşlar Bitlis’te Garzan
Mezarlığı’na yapılan saldırı, Varto’da yapılan saldırı aslında toprağın
altındakilerden, kemiklerden, cenazelerden hınç alma, intikam alma refleksi
değildir sadece.
Aslında o saldırılar mezar taşlarına gösterilen
tahammülsüzlük, cenazelere gösterilen tahammülsüzlük toprağın üzerindekilerin,
yürüyenlerin, mücadele edenlerin, direnenlerin, değerlerinden taviz
vermeyenlerin, vazgeçmeyenlerin burnunu sürtmek, onurlarını kırmak, umutlarını
ve inançlarını yıkmak için gerçekleştirilen bir saldırıdır. Dolayısıyla
mezarlıklara yapılan saldırıyla Afrin’e yönelik yapılan saldırı hayali ve
hevesinin bizim açımızdan hiçbir farkı yoktur” dedi.
‘AFRİN
TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ BEYİNSİZLİĞİN DIŞA VURUMUDUR’
Meclis önünde bedenini ateşe veren inşaat işçisinin havuz
medyası tarafından görülmemesine değinen Bilgen, şöyle dedi: “Günlerce
Ecevit Hükümeti döneminde Meclis önünde yere atılan yazar kasayı
televizyonlarında gösterenler, Meclis’in önünde bir kişinin kendisini yakmasını
haber değeri olarak görmüyor ya da manipüle etmeyi tercih ediyorlar.Burada
şüphesiz çok daha iyi bilen arkadaşlarımız var fakat Kuran’daki ilginç
dualardan birisi şöyle başlar; ‘İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder
misin?’ der. Aslında bu yaşanan tablo özellikle Afrin’e yönelik tahammülsüzlük
bu ülkeyi yöneten beyinsizliğin dışa vurumudur. Sizin sınırlarınızın dışında
doğrudan size yönelik bir saldırı bir tehdit olmadığı halde, toplumu tehdit
eden başka bir gündem yokmuş gibi oraya yönlendirmeye kalkmak, toplumu böylece
motive etmeye kalkmak gündemi manipüle etmeye kalkmak beyinsizliğin daniskası
olarak tarif edilebilecek bir durumdur.”
‘7 HAZİRAN
SON NOKTA DEĞİL’
7 Haziran seçimlerinde ulaşılan başarıyı hatırlatan
Bilgen, bunun HDP için ulaşılacak son nokta olmadığını söyledi. HDP olarak
sadece oraya öykünen, orayı son hedefmiş gibi gösteren bir yaklaşımlarının
olmadığını ifade eden Bilgen, 7 Haziran’ı aşabilecek bir pozisyona sahip
olduklarına dikkat çekti. Bilgen, şöyle devam etti: “HDP’nin Türkiye’ye
dair toplumsal iddiası, birlikte barış içinde nasıl yaşanır bunun formülü nasıl
hayata geçirilir? Bunun sosyolojik yapısı da en net biçimde HDP’dir.
7 Haziran öncesi ve sonrası devam eden saldırılara rağmen
1 Kasım seçimlerinde Hatay’da oyumuzu arttırdık. Demek ki bu coğrafya da bu
topraklar da 7 Haziran’ın üzerine çıkmanın potansiyeli var. Elbetteki bizim
kendimizle yüzleşmemiz, kendi siyasetimizdeki eksiklikleri gidermemiz, bizden
ne bekleniyorsa hangi adımları atmamız gerekiyorsa cesaretle bu adımları
atmamız gerekiyor. Her genel kurul, bir yüzleşme ve özeleştiridir.”
Bilgen, tutuklu Eş Genel Başkanları Selahattin
Demirtaş’ın “Biz ne alacağımızı değil, ne vereceğimizi, ne katacağımızı ve
ne vererek bir arada yürüyebileceğimizi daha güçlü, daha kararlı, daha umutlu
bir mücadele yürüteceğimizi tartışırsak, konferanslarımız, kongrelerimiz çok
daha verimli olacaktır” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmaların ardından konferans basına kapalı olarak
devam etti.